Alkolün Toksik belirtileri

21 Eylül 2020

 

ALKOLÜN TOKSİK BELİRTİLERİ

Alkolizmde tek neden aramamak ve çok etkenli bir bozukluk  olduğunu kabul etmek gerekir.

Alkole başlama genellikle delikanlılık ergenlik dönemindedir.

Alkol kullanım arkadaşlar ile başlar, arkadaş grupları ile  genellikle 12-17 en sık alkole başlanılan yaşlardır.

Arkadaşlarla takılmalar şeklinde, önce haftada bir gün, sonra hafta da 2-3 gün, daha sonraki zamanlarda her gün, her akşam giderek artar, gün içinde içme saatleri öne çekilir.

Alkol bağımlılığı ve alkol kullanımına bağlı yaşam sorunları,   eğitim ile ilgili sorunlar, okul, iş, meslek, aile ve evlilik benzeri sorunlar

Alkolün getirdiği sorunlar 20-35 yaşlarda görülmeye başlar

Alkol bağımlılığı, ilk alkol kullanımının başlamasından  yaklaşık 5 yıl sonra oluşabilen bir hastalık  olmasına rağmen, alkol bağımlısının klinik tedaviye başvurma davranışı 15-20 yıllık bir süreç sonunda olmaktadır.

Alkol bağımlıların tedavi için hekime başvurular ise 40 yaşlar civarındadır.

Alkol bağımlılığının nedeni beyinde oluşan biyolojik değişikliklere bağlı bir hastalıktır. Ancak bu tanımlama, sorunu ne anlamaya ne de çözmeye yetmemektedir

Yıllar geçtikçe artık alkole bağlı ciddi sağlık sorunları, ruhsal  sorunlar ve ailesel sorunların giderek daha yoğunlaştığı dönemlerdir

Aile yaşamı, iş ilişkileri, meslek ortamı giderek bozulmaya başlamıştır, Sosyal hayatı bozulmuştur, alkolün olmadığı bir ortamda rahatsız edici olur.

 -45 yaşında sonra alkole başlama söz konusu ise altta yatan bir duygu durum bozukluğu ya da genel tıbbi duruma bağlı bir ruhsal bozukluk aranmalıdır.

Alkol, ciddi bağımlılık oluşturan ve böylece kişiyi kompulsif olarak alkol içmeye sevk edebilen bir maddedir. Alkol bağımlılığı, diğer bazı ilaç bağımlılığı durumlarında olduğu gibi kendini psikotik belirtilerle gösterir. Alkole fiziksel bağımlılık gelişmesi genellikle geç olarak ve belirgin derecede tolerans geliştikten sonra olur.

Çoğu kişi alkol kullanımına gerekçe olarak ”zevk alıyorum, rahatlatıyor” diyerek başlar, buna pozitif pekiştirme denir.

Devam eden süreçte beyindeki duyarsızlaşma ile birlikte haz ve rahatlama duyguları kaybolur. Kişi artık haz ve rahatlama nedeniyle değil, alkol almadığında ortaya çıkan fiziksel veya psikolojik sorunları gidermek için kullanmaya devam eder. Buna negatif pekiştirme denir.

Düzenli alkol kullanan kişiler, alkolü bırakmaya çalıştıklarında, ara verdiklerinde veya ulaşamadıklarında yani beyin alkolden yoksun kaldığında, kesilme (yoksunluk) belirtileri ortaya çıkar. Bu daha çok kriz olarak adlandırılır. Yoksunluk belirtileri kullanılan alkolün miktarına, kullanım sürecine ve kişiye göre farklılık göstermekle birlikte çoğu zaman şiddetli seyreder. Kişinin tekrar alkol kullanmasına neden olur.

Alkol yoksunluğu hayati tehlike oluşturur. Uzun süre yüksek miktarda tüketildikten sonra alkolün bir anda kesilmesiyle beyinde kimyasal değişiklikler olur ve kişi epilepsi (sara) nöbeti  geçirebilir.

Uzun süre alkol tüketen kişilerde beslenme sorunları oluşur. Yeterli beslenme olda dahi alkol,mide ve bağırsaklarda vitamin emilimini engeller. Her iki halde de kişide vitamin eksikliğine özellikle tiamin eksikliğine bağlı Deliriyum Tremens denilen tablo gelişir.

Bu nedenlerden dolayı alkol yoksunluk tedavisi doktor kontrolünde olmalı ve tedavi ciddiye alınmalıdır.

Alkol sinir hücrelerinin ve özellikle beyin hücrelerinde ölüme, sinir hücrelerinde azalmaya neden olur. Bu nedenle akol bağımlı birey; dikkat, hafıza, kavrama, algılama, yorumlama vb. gibi konularda sorunlar yaşar, yeni şeyler öğrenirken zorlanır. Yine beyin hücrelerinin zarar görmesiyle kişinin gerçeği değerlendirmesi yetisi bozulabilir.Bu tabloya psikoz denir. Böyle bir durumda kişi paranoyalar, işitsel görsel halüsinasyonlar yaşayabilir.

Bu tabloya rağmen alkol kullanımı devam ederse psikoz kronikleşir ve ömür boyu devam eder.

Diğer bağımlılık tiplerinden farklı olarak alkol bağımlılığında karaciğer, beyin, miyokard ve çizgili kaslarda anatomopatolojik bozukluklar da gelişir. Bu nedenle alkol bağımlılığı  aynı zamanda kronik alkolzehirlenmesidir ve alkolizm diye de adlandırılır,

 Alkolün vücut üzerindeki etkileri, alkolün etkilemediği tek organ yoktur

Alkolik halüsinozis,

Bu klinik tablo genellikle 10 yılda fazla bir süre yoğun miktarlarda alkol kullananlarda ortaya çıkar. Genellikle 40 yaş sonrasında görülmektedir. Sıklıkla alkol kullanımının kesilmesini izleyen ilk 48 saat içinde gelişir. Klinik görünüm, uzamış halüsinasyonlar ve hezeyanlarla karakterize tablolardır. Halüsinasyonlar çoğu kez rahatsız edici seslerdir. Sesler çok gerçek ve canlıdır. Hasta sesleri kapı arkasında, koridorda, duvarın arkasında geliyormuş gibi algılar. Hastalarda hezeyanlarda oluşabilir. Halüsyonlar birkaç saat ya da birkaç gün sürebilir.

Alkol paranoyası,

Yüksek miktarlarda alkol tüketimi ile paranoid sanrıların birlikteliği durumudur. İşitme halüsinasyonları olabilir. Patolojik kıskançlık şeklinde görülebilir. Bu kişilerin önceden paranoid kişilik özellikleri sergiledikleri söylenir. Burada alkol, uygun kişilikte var olan patolojik eğilimleri ortaya çıkaran bir etkendir. Bu kişiler şüpheci, alıngan ve yansıtmaya eğilim gösteren özellikler taşırlar.

Klinik olarak bu tip hastaların sanrıları eşinin kendini aldattığı, başkalarıyla cinsel ilişki kurduğu şeklindedir. Zaman zaman şüphe ettiği kişilerle ilgili halüsinasyonlar birbirine eklenebilir ve sonuçta şüphelendiği kişilere zarar verebilirler. Erkek hastalarda empotans çok sık rastlanılan bir durumdur. Bu durum bazı ağır içiciler kendi durumları nedeni ile eşlerinin başkaları ile birlikte olacağını düşünürler. Daha da ötesi eşlerinin alkollü bir eş ile birlikte olmama istekleri ve fiziksel isteksizlikleri, onların başkaları ile ilişki kurdukları şeklinde yorumlara neden olabilir.

Karaciğer Hastalığı; Alkoliklerde birbirini izleyen dönemler halinde seyreden ve giderek ağırlaşan bir karaciğer bozukluğu oluşur.

Santral Sinir Sisteminde Dejenerasyon; Alkoliklerde Pnömoensefalografi ve komputerize tomografi (CT) yöntemleri ile yapılan incelemeler beyinde ve özellikle beyin korteksinde (frontal bölgede daha belirgin) ve beyaz atrofi olduğunu göstermiştir. Bu nedenle beyin dokusu büzülmüş ve ventriküller genişlemiştir.

Alkolik Kalp Kası Hastalığı; Alkoliklerde uzun süre ve aşırı miktarlarda alınan alkolün, miyokard hücrelerinde yağlı dejenerasyon ve parçalanma, yağ infiltrasyonu, kronik myokardit ve kalp dilatasyonu yaptığı saptanmıştır,

Kanser Oluşması; Alkoliklerde ağız,farenks, larenks, özofagus, mide  ve karaciğer kanserlerinin, alkol  içmeyenlere  oranla daha fazla oluştuğu, epidemiyolojik incelemelerde saptanmıştır.
Bağımlılık kısır bir döngüdür. Keyifli başlayan sonunda insan yaşamı alkole hapsolur. İnsanlar alkol esir olduklarının farkına çok geç varırlar. Hayat kısır bir döngüye döner. Kişi bırakır, tekrar başlar…bırakır tekrar başlar. İnsan kontrol ettiğini zanneder, ama bu kısır döngüyü alkol yönetir.
error: