Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ilâveten özellikle ahlâka aykırı davranışlar ihtiva eder.
Tanı ölçütleri;
Antisosyal kişilik bozukluğu olan şahısların ortak özelliklerinin bir kısmı şunlardır:
- Küçük yaşta hayvanlara karşı saldırganlık.Yalan söyleme veya hırsızlık yapmada ısrar, Ceza adaleti sistemi ile sürekli sorunlar yaşama,
- Diğer kişilerin haklarını veya sınırlarını (mülkî, fiziksel, cinsel, duygusal, hukuksal) ihlâl etme eğilimi, Alkol veya uyuşturucu madde suistimali,
- Saldırganca, sıklıkla şiddetli davranış; kavgaya karışma eğilimi, Sürekli olarak endişe, sinirlilik ve moral bozukluğu hissetme (disfori).
- Bu bozukluğun hayat boyu devam etme riskine ABD’de DSM–IV’e göre, antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi, yaklaşık olarak tüm erkeklerin % 3’üne ve tüm kadınların % 1’ine konulmuştur. Hapishanelerde, bu oranın % 75 kadar yüksek olabileceği tahmin edilmektedir. Klinik ortamlardaki yaygınlık tahminleri, örneklenen nüfusun hâkim özelliklerine bağlı olarak, % 3 ile % 30 arasında değişmektedir. Örneklenen nüfusun hâkim özelliklerine bağlı olarak, % 3 ile % 30 arasında değişmektedir. Hastalığın yaygınlığı, pek çok şiddetli fâilleri ihtiva eden hapishâne insanları gibi seçilmiş nüfuslarda daha da yüksekti
- Diğer akıl hastalıkları/bozuklukları ile ilişkisine gelince; Antisosyal kişilik bozukluğu, madde suistimali hastalığı hâriç olmak üzere, tüm DSM–IV Eksen I hastalıkları ile negatif korelasyona sahiptir.Her ne kadar, antisosyal kişilik bozukluğu 18 yaşından önce resmen teşhis edilemese de, bu hastalığın, MacDonald Üçlüsü olarak bilinen üç işaretçisi, bazı çocuklarda bulunabilir. Bunlar; normalden uzun bir süre devam eden yatak ıslatma, hayvanlara eziyet ve piromani (yangın çıkarma hastalığı, yani yangın çıkarma hususunda kontrol edilemez bir isteğe sebep olan akıl hastalığı).Bu işaretleri sergileyen çocukların ne kadarının büyüyünce antisosyal kişilik bozukluğu geliştirecekleri bilinmemektedir. Fakat bu işaretler, teşhis konulmuş yetişkinlerin hayat hikâyelerinde sıklıkla bulunmaktadır. Kaç sayıda çocuğun, bu semptomlara sahip olduğu hâlde antisosyal kişilik bozukluğu geliştirmediği bilinmediği için, tahminî değer (diğer bir ifadeyle, bu semptomların gelecekteki antisosyal kişilik bozukluğunu tahmindeki faydası) net değildir.
-
Etyoloji
Antisosyal kişilik Bozukluğunun sebepleri bilinmemektedir. Biyolojik ve genetik faktörlerin rol oynayabileceği sanılmaktadır. Fakat, hastalık ile biyolojik faktörler arasındaki istatistikî korelasyon zayıftır, bu da pek çok uzmanı aksi yönde bir inanca yöneltmiştir.
Antisosyal ebeveyne sahip olma gibi ailevî bir hikâye, hastalığı geliştirme şansını artırmaktadır. Çocuklukta babadan şiddet görme veya aile içinde ebeveynler arasındaki çatışma çocuklarda bu hastalığın riskini artırmaktadır. Annesiz-babasız büyümüş çocuklarda, örneğin sokakta ya da yetiştirme yurtlarında büyümüş ya da tutarlı bir ebeveyn eğitimi görmemiş çocuklarda ileride bu bozukluğun ortaya çıkma olasılığı çok yüksektir. Çocukluktaki ev (yuva), okul ve sosyal çevredeki (meselâ mahalledeki) bir takım çevre faktörleri de katkı yapabilir. Meselâ aşırı cezalandırıcı bir ev veya okul ortamı gibi.
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip fertlerin babalarında, diğer fertlerin babalarına kıyasla, daha fazla sosyopatik özellikler ve alkolizm vakası bulmuştur. Böyle bir ailede, diğer ailelere kıyasen, erkeklerin daha fazla antisosyal kişilik bozukluğu vakasına sahip olduklarını, kadınların ise daha fazla somatizasyon bozukluğu (somatization disorder) sergileme eğiliminde olduklarını bulmuştur.
- Evlât edinme konusundaki araştırmalar, hem genetik katkıların ve hem de çevre katkılarının hastalığın gelişmesindeki rolünü desteklemektedir. İkizler hakkındaki araştırmalar da, yetişkinlerdeki antisosyal davranışın irsen intikal edebilirliği hususuna işaret etmektedirler ve genetik faktörlerin yetişkinlerde antisosyal çocuklar veya ergenlerden daha önemli olduğunu göstermişlerdir. Zira bu son kategori araştırmalara göre, antisosyal çocuklar veya ergenlerde, paylaşılan çevre faktörleri daha önemlidir.
- Antisosyal kişilik bozukluğu vakalarının cezai ehliyetlerinin tam olduğu kabul edilir. Bir suç işlemeleri halinde cezalarını tam olarak çekerler. Türk Ceza Kanunu’nun 46, 47 ya da 48. madde kapsamına girmezler.
- Antisosyal kişilik bozukluğu tedavi umudu en az olan kişilik bozukluğudur. Tedavi amacıyla hastaneye yatırılmaları faydadan çok zarar verir. Batıda, cezaevi koşullarında uygulanan bazı ”düzeltme” programlarının yararlı olduğu ileri sürülmüştür.