Aşk kültürel, sosyal ve psikolojik fenomeni içinde bulunduran değişken, farklı boyutları olan bir konudur..
Her şeyden önce aşkın öncelikli bir tanımını yapalım. Kısa ve öz olarak ”Aşk özünde bir duygu durumudur” diyebiliriz.
Aşka anlamlar yüklediğimiz anlar ne zamanlardır? Genelde ulaşamadığımız zamanlardır. Aşka ulaştığımız zamanlar, aşk artık normal hayatın parçası oluyor ve her şey normalleşiyor
Tamam aşk bir duygu da ama nasıl bir duygu durumu? Çünkü insanda çok farklı, değişen ve değişken duygu durumları var.
Aşk çok sayıda sosyal ve psikolojik duyularla algılanabilen, somut ve içinde duyusal nesnel gerçeği barındıran bir konu.
Aşk konusunu anlatmak için, yapılması gereken bu duyguyu yaşayan kişiler arasındaki çekime odaklanmalıyız. Çekimden kastedilen ise iki kişi arasında karşılıklı romantik bir ilgidir ki, bu daha sonra aşk ilişkisine dönüşebilir.
Aşk konusunda Amerika Cornell Üniversitesinde İnsan Gelişim Profesörü Robert J.Sternberg’in üç bileşeni olan bir aşk teorisi var.
Bu üç bileşenin Duygusal yakınlık. Tutku, Bağlılık ya da karar taahhüdü olduğunu söylüyor.Bunlar oldukça basit, Sternberg’e göre eğer bir ilişkide bu üçüde yoksa sevginin olmadığını savunur..
O zaman konuyu açalım.
–Birinci unsur duygusal yakınlık, bağ ve bağlılık birbiriyle yakınlık duygusudur. Fonksiyonel olarak duygusal yakınlık, kimseyle paylaşamadığın sırları o kişi ile paylaşabilmektir. Bir ilişkide yargılanmadan ya da kabul görmemekten korkmadan, doğru şeyi düşünmediğimizde ya da yapmadığımız için kendimizi kötü hissetmeden duygularımızı paylaşabilmektir. İşte gerçekten duygusal yakınlık budur. Başkalarıyla hatta çoğu insan ile paylaşamadığın bilgiyi paylaşmaktan oluşan bağdır.
-İkinci unsur ise tutku; Tutku düşündüğümüz şeydir. Yani şiddetli ve sürekli duygu, güçlü isteği, yöneldiği amaç ya da seçtiği kişi dışında hiçbir şeyi göremeyecek duygu hali.
Tutku romantizme yol açan sürücüdür diyebiliriz. Tutkuyu fiziksel çekicilik ya da cinsiyet gibi düşünebilirsiniz.Sternberg bunun bir aşk için gerekli bir parçası olduğunu savunuyor.
-Üçüncü unsur bağlılık ya da karar taahhüdü; Sternberg’in aşk teorisinde üçüncü unsur onun bağlılık, karar taahhüd dediği şeydir. Bunun bir aşk ilişkisine olduğuna karar vermesi ve bunu o şekilde etiketlendirme isteği ve en az belli bir süre boyunca bu ilişkiyi sürdürmek için bir taahhüd olarak adlandırır. Aşk için devamlılığına uğraşılamadığı sürece aşk değildir.
Burada şunu diyebiliriz; bu üçü varsa, duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık varsa Sternberg’in teorisine göre aşk var demektir..
-Enteresan olan şey ise bu üç şeyden biri veya ikisi elinizde varsa durum ne kadar fark eder?
-Peki elimizde ne var?
-Diyelim ki, duygusal yakınlık, tutku ve bağlılıktan yani, o üçünde hangi ikisi varsa durum ne kadar farklı olur?
Bu tür kurallaştırma da ilginç olan şey bunları ayırt ettiğimizde çok farklı permütasyonlara yol açıyor olmalarıdır. Aşk konusunu irdelerken bunlara bakmak oldukça ilginç olabilir.
Matematikte permütasyon; her sembolün sadece bir veya birkaç kez kullanıldığı sıralı bir dizidir. Kısaca çok değişkenlik, farklı varyasyonlar karşımıza çıkabilir diyebiliriz
Aşkta değişkenlere, bunlara dikkatlice bakmak oldukça ilginç olabilir değil mi?.
Öncelikle eğer duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık yoksa gerçek bir aşka sahip değilsiniz. Sternberg bunu aşk dışı olarak adlandırır.
.Duygusal yakınlık sırları paylaşmayı, yakınlık hissetmeyi, birleşmeyi ve bağlanmışlığı içeriyor. Diyelim ki birisiyle bunlar var, ama tutku yani cinsel uyarılma yok ise, Ve de ilişki sürdürmek için gerekli olan bir taahhütte bulunulamamış ise. İşte bu hoşlanmaktır. Sternberg bunu hoşlanmak olarak adlandırır.
Hoşlanmak en yakın arkadaşlığınızda değil ama bir çok tipik sıradan arkadaşlıkta olan şeydir. O kişiyi yakın hissedersiniz.O kişiyle başkalarıyla paylaşamadığınız belirli bilgileri paylaşırsınız. Ancak kişiyi fiziksel olarak çekici bulamazsınız. Onunla uzun devam ettirilecek belirli bağlılık yoktur.
.Samimi ve bağlı değilsiniz fakat tutkulusunuz ve cinsel uyarılma hissediyorsunuz. Bu Sternberg’in kara sevda dediği şeydir. Bu terim yani delicesine aşk belki de sizin içinde geçerli olabilir ve bu ilk görüşte aşktır. Kişi şöyle der (Seni tanımıyorum, seninle sırlarımızı paylaşmadık, çünkü seni tanımıyorum, bunun adını koymak için senin ile bir gelecek düşünmüyorum, bunun için gelecek için söz veremiyorum, aslında geleceği düşünmüyorum, ben şimdiki anı düşünüyorum, ama senden etkilendim vs). Doğru işte bu, kara sevda Sternberg’in delicesine aşk olarak dediği şey işte budur. Bu ilk görüşte aşktır.
.Tek elementli ilişkilerin üçüncü türünde ise mahremiyet yok, bağlanma yok, yakınlık, sırlar, fiziksel çekim, cinsel uyarılma yok. Ama gel gör ki, bu ilişkiyi sürdüreceğiz. Bu ilişkiye her zaman bağlıyız, Steinberg bunu boş aşk olarak tanımlıyor. Boş aşk ilginç bir türdür. Kötü giden uzun ilişkilerin son aşamasında görülür. Birbirimizle ile bir şey paylaşmıyor ve bu yüzden mahremiyet yoktur. Birbirimize karşı fiziksel bir çekim hissetmiyoruz, bu yüzden artık tutku yoktur. Ama çocuklar için birlikte kalmaya devam ederiz ya da gösteriş için birlikte kalmaya devam ederiz. Birlikte kalmazsak bu bizim için ekonomik anlamda bir felakete dönüşebilir. Yahut duygusal yakınlık ve tutkudan farklı nedenlerden dolayı insanlar birbirine bağlı kalmaya devam ederler. Bu Steinberg’in boş aşk dediği şeydir.
Şimdi ilginç olan şey düzenlenmiş evliliklerin görüldüğü toplumlarda ki, -toplumumuzda görücü usulü dediğimiz- genellikle aşk ilişkisinin birinci aşaması bu şekildedir. Belki de daha önce birbirini hiç görmemiş olan bu iki insan hiç sırlarını paylaşmamıştır. Dolayısıyla arada mahremiyet yoktur. Birbirine yasal ve dinsel anlamda birbirine bağlı olabilir, fakat fiziksel anlamda birbirlerine çekim duyduklarını bilemezler. Ya da düğünden önce birbirlerine gösterilmezler. Taahhüt vardır, İlginç olan bu tip şey aşk evliliği yapan evliliklerin boşanma oranına sahip gibi görünmüyor. Bu tip ilişkilerle ilgili olarak yapılan çalışmalarda bir karıştırıcı bir problem vardır. Bu ne olabilir? Boşanmanın hoş karşılanmadığı toplumlarda ortaya çıkması daha olasıdır. Boşanma bedeli sosyal açıda yüksek olan bir durumdur. Yani onlar başka türlü sebeplerle de onlar bir arada kalabilirler.
.Eğer arada mahremiyet varsa, sırları tutkuları paylaşıyoruz, birbirimize karşı fiziksel çekim duyuyoruz fakat birbirimize taahhüt vermiyoruz. Steinberg bunu romantik aşk olarak tanımlıyor. Bu yakın bağlılıkla birlikte fiziksel çekimin var olması durumu yani Romeo ve Juliet’in ilk kez bir araya gelmesi gibi. Bu genellikle ilişkilerin başlama şeklidir. (Biz birbirimizden hoşlanıyoruz, fiziksel olarak ilgi duyuyorum sana, seninle zaman geçirmekten keyif alıyorum. fakat sana uzun vadeli bir söz veremem). Bu yüzden şu an yaşadığım şey için aşk kelimesini kullanmak istemiyorum. Bu romantizmdir, romantik aşktır.
.Aranızda mahremiyet varsa, birbirimizle sırları paylaşıyoruz ancak aramızda belirli bir fiziksel çekim yok. Ama biz gerçekten bu ilişkiye bağlıyız. Steinberg’e göre bu arkadaşça aşk oluyor. Bu sizin en iyi arkadaşınızdır. (Biz mahremiyeti paylaşmaya sonsuza kadar arkadaş olmaya kararlıyız). Ama burada fiziksel çekiciliği denkleminin bir parçası değildir. Bu tür ilişkilerde belki de Yunan idealidir. Tamam, eğer tutku varsa (Ben senden cinsel olarak etkileniyorum. Ama arada mahremiyet yok, ben gerçekten senin hakkında herşeyi bilmek istemiyorum, ben gerçekten her şeyimi seninle paylaşmak istemiyorum, ama sana karşı olan bu fiziksel çekimi sürdürmeye kararlıyım). Bu Steinberg’ün budalaca aşk dediği şeydir. Baş döndürücü bir kurlaşmadır. Bu bir Hollywood romantizmidir. Bu bir yıldırım nikahına sebep olabilir. Belki de bir buçuk günde evlenip, sonra da bunun pek iyi bir fikir olmadığını fark edersin. budalaca aşk budur.
.Biz birbirimize seks için bağlıyız ama bu ilişkinin uzun süreli olmasını sağlamak zor, çünkü pek fazla ortak özelliğimiz yok, birbirimizle pek şeyler paylaşamayız, birbirimize güvenemeyiz, birbirimize özellikle bağlı değiliz. Diğer taraftan bütün üçlüye sahipseniz, yani duygusal bağlılık, tutku ve bağlılık varsa bu Steinberg’e göre mükemmel aşk tam bir aşktır. Bu Sternbeg’in yaptığı aşk tanımlamasıdır.AŞK VE DUYGULAR