Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu, dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır
Bireyin beden algısı; esas olarak bireyin kendi değeri hakkındaki subjektif değerlendirmesidir. Yani kişinin kendi özelliklerinin ne ölçüde olumlu ya da olumsuz olduğu hakkındaki yorumudur. Esas olarak bedenalgısı kişinin kendisine ilişkin düşünceleri demek daha doğru olur. Bu düşüncelerin yol açtığı psikolojik durum, sonuçta hem düşünce hem de duygularının ifadesi olan davranışları da içerir.
Bireyin beden imgesi, bireyin bedeniyle ilgili algılamalarını, düşüncelerini, inançlarını, duygularını ve davranışlarını kapsayan çok boyutlu bir kavramdır. Beden algımız kendi bedenimizin zihnimizde biçimlendirdiğimiz resimdir.
Olumsuz beden algısına sahip olan kişilerin bedensel görünümleri nedeniyle yeni insanlarla tanışmaktan ve sosyal ortamlara girmekten kaçındıkları, kendilerini göstermek istemedikleri, çoğunlukla evlerinden çıkmayı arzu etmedikleri bilinmektedir.
Bu kaçınmalar beden algı bozukluğunda ve sosyal anksiyete bozukluğunda yoğun olarak görülmektedir. Beden algısı, bireyin benlik saygısından başka yeme davranışlarını, sosyal kaygı düzeylerini, cinsel davranışlarını, sosyal ilişkilerini ve duygusal durumlarını da belirleyici bir etkiye sahiptir
Bu hastalığın ana özelliği, kişinin bedeni ve dış görünüşü konusunda aşırı endişe duymasıdır.Genelde kişi, dış görünüşünü kontrol etmek için çok fazla zaman harcar. İzlendiklerini hissettiklerinde, belirtiler daha da yoğunlaşır. Eylemlerinin pek çoğu, sürekli kendini aynada kontrol etmek, aynanın karşısında saatlerce vakit geçirirler, sadefalarca üstüne çeki düzen vermek, kendini başkalarıyla kıyaslamak, karşılaştırmak ya da vücutlarında beğenmedikleri kısımlarını saklamaya çalışmak gibi tekrar eden davranışlardır. Bunlar aşırı derecede tekrar eden davranışlardır.
Yaşadığınız beden algı duygusu yetersizliği, özünde kendi hakkınızdaki düşündüklerinizin sonucudur. Bu sonuç sonunda sizin kendi gerçeğiniz oluyor. Bu da düşüncelerinizdir. Düşünceleriniz geleceğinizi yaratır. Yaşadıklarınızı düşünceleriniz belirler. Düşünce, başlangıç aşamasındaki eylemdir. Tepki ise, düşüncelerinizin yapısı ile bağlantılı olarak bilinçaltınızdan gelen karşılıktır. Burada bir düşünce düzeyinden bahsediyorum..
Beden algı bozukluğundan muzdarip kişilerin sayısı gün be gün artıyor, zira bu kişilerin belirtileri ”normal” kabul ediliyor ve patolojik olduğunun farkına varılmıyor.
Bu sendrom insanların kendilerini ”çirkin” olarak hissetmesi ve algılamasına neden olur.
Gerçek böyle olmasa bile dış görünüşleri konusunda bu şekilde hissederler.
Herkes bedeninin bir yerlerini beğenmeyebilir. güzel ya da çirkin bulabilir. Ancak bu durum olmayan, fark edilmeyen bir kusur yüzünden hayatı kendilerine çekilmez hale getirmiş ise, bir kusur yüzünden hayatı zehir etmeye dönüştürmüş ise buna beden algı bozukluğu denir.
Beden algı bozukluğunun temel özelliği, görünümdeki hayali bir kusur ya da önemsiz kusurlarla yoğun zihinsel uğraşmalarıdır. Hastalar herhangi bir beden parçasına veya tüm beden hacmine odaklanabilirler.
Varsayılan kusurlar nedeniyle insan ilişkileri bozulmuş, yaşamları bu algılara paralel olarak kısıtlanmış ve düzeltmek için uğraş gösteriyor ise beden algı bozukluğu başlamış demektir.
Birey beden algı bozukluğu duygusunu genellikle ergenlikten itibaren kişinin kendisi inşa eder. Kişinin kendi hakkında düşündükleri, sonuçta kendi gerçeği oluyor.
–Beden algı bozukluğu sorunu yaşayan kişilerin büyük çoğunluğu gençlerdir. Ergenlik döneminde değişen ve gelişen beden yapıları ile birlikte sorun yaşamaya başlayabilirler.; Oysa ergenlik döneminde, kişinin bedeniyle uğraşması gelişiminin bir parçasıdır. Ergen kişi boyunu, burnunu, sivilcelerini beğenmeyebilir. Kendilerini başkalarıyla kıyaslayabilirler. Beden algı duygusunu çocukluğundan itibaren kişinin kendisi inşa eder. Kişinin kendi hakkında düşündükleri, sonuçta kendi gerçeği oluyor. Değerli hissetmek, ve özsaygı insanın temel ihtiyaçlarından biridir. İnsan yaşamında yetersizlik yaşanması kaçınılmaz bir duygudur. Çünkü insanın kusursuz değildir ve kusursuz olması imkansızdır.Beden algı bozukluğu çocukluk ya da ergenlik döneminde başlamış olsa da, aslında yaşam boyu süren bir sorundur.
Özgüveni duygusunu çocukluğundan itibaren kişinin kendisi inşa eder. Kişinin kendi hakkında düşündükleri, sonuçta kendi gerçeği oluyor. Değerli hissetmek, ve özsaygı insanın temel ihtiyaçlarından biridir. İnsan yaşamında yetersizlik yaşanması kaçınılmaz bir duygudur. Çünkü insanın kusursuz değildir ve kusursuz olması imkansızdır.
Beden algısı kavramı içinde, bireylerin kendi bedenleri ile ilgili deneyimleri, tutumları ve duyguları gibi pek çok kavram yeralmaktadır.
Özgüven eksikliği, kendine güvensizliği ya da beden algı bozukluğu duygusu yetersizliği genellikle evde çocukluk dönemindeki eleştirel ve baskın ebeveyn tutumları nedeniyle gelişebilir, Bazı durumlarda okulda ya da iş hayatında yaşanan kimi olumsuz yaşam deneyimlerinden sonrasında da ortaya çıkabilir. Gelişim döneminde ebeveynler sağlıklı, destekleyici bir çevre sağlamamış olmaları, ya da çok eleştirel davranmaları, çocuğa karşı aşırı beklenti içine girmeleri, talepkar ya da aşırı koruyucu olmaları özgüven eksikliğinin oluşumunda etkin olabilir..Her anne -baba kendi uzantısı olan çocuğun kusursuz olmasını ister, ama ebeveynlerin bazı davranışlar iyi niyetlede olsa ters tepebilir. Bireyin sonraki yıllarında okul hayatı, arkadaş ilişkilerinde, kişinin kendi beden algısıyla ilgili sorunlar nedeniyle kişi kendisini yetersiz hissedebilir ve sonuçta beden algı bozukluğu sorunu yaşanabilir.
Özellikle batı kültüründeki, kısmen bizim toplumumuzda da popüler vücut imgesi, anoreksiya nevroza ve beden algı bozukluğunu ibir ölçüde kültüre bağlı sendromlar haline getirmektedir.
Özellikle sosyal medya, televizyon, gazete ve reklam panolarında gördüğümüz ideal kadın tipi incelik ve iri göğüslü (meta kadın), ideal erkek tipi ise yağsız ve kaslı (meta erkek) görünümdedir.
Beden algı bozukluğunun narsisizmin bir dışavurum biçimi olabileceği gibi moral standartlar kırılınca bunların yerini biyolojik değerlerin almasını temsil edebileceği de ileri sürülmüştür.
Hastalık sıklıkla ergenlik döneminde başlarsa da tanınması için yıllar geçebilir Yaygınlığı hakkında bilgi olmamakla birlikte, çoğunlukla gizli biçimde olan bu zihin meşguliyeti düşünüldüğünden daha yaygındır.