Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, erken yaşta başlayan, sıklıkla yaşam boyu süren, çocukluk çağının en sık rastlanan nöropsikiyatrik bozukluklarındandır. Eskiden, sadece çocukluk çağında rastlandığı düşünülmekle birlikte DEHB,artık yaşam boyu süren gelişimsel bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırma ile çocukluk çağında prevalansı %8-12 arasında bulunmuştur. Erişkinlerdeki prevalansı ise %4-4,4’tür.
Belirtileri arasında; kısa dikkat süresi, engellenmeye yönelik denetimde ve görevlerin düzenlenmesinde güçlük, yönergeleri izleyememe, kurallı bir ortamda dikkatini sürdürememe, aşırı hareketlilik, çok konuşma, dürtüsellik sayılabilir. DEHB, bireyin yaşam kalitesini, insan ilişkilerini, akademik başarısını ciddi düzeyde etkilemektedir. Erkeklerde, kızlara oranla daha sık görülmekte. Erkek/Kız oranının 2/1 ile 4/1 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Değerlendirme esnasında, cinsiyet farklılığına dikkat edilmesi önem taşımaktadır. Kız olgularda anksiyete ve depresyon gibi belirtiler daha sık iken, fark edilen davranışsal sorunlar daha az olabilmektedir. Bu nedenle kız olguların daha sık atlandıkları, sıklıkla Öğrenme Güçlüğü gibi yanlış tanılarla izlendikleri ve geç tanı aldıkları düşünülmektedir. DEHB tanılı bireylere sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklar da eşlik etmektedir. Komorbiditenin eşlik ettiği durumlarda, bu bireylerin sosyal,duygusal ve psikolojik zorluklarla daha sık karşılaştıkları bilinmektedir. En sık rastlanan komorbiid durumlar arasında; Karşıt Olma, Karşıt Gelme Bozukluğu, Davranım Bozukluğu, Öğrenme Bozuklukları, Mental Retardasyon, Tik Bozuklukları, Enürezis Nokturna, Anksiyete Bozuklukları yer almaktadır.
DEHB etyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin birlikte rol aldığı düşünülmektedir. DEHB’de ailesel geçişin yüksek olması etyolojide genetik etmenlerin rolünü desteklemektedir
Neden olabilecek çevresel etkenler arasında; intrauterin sigara ve alkol maruziyeti, doğum komplikasyonları (erken doğum, doğum sonrası asfiksi), hamilelik esnasında geçirilen enfeksiyonlar, yenidoğan döneminde nöbet geçirilmesi yer almaktadır. Gebelik ve erken çocukluk yıllarında çiinko,demir, magnezyum ve iyot gibi mineral veya omega-3 gibi yağ asitlerinden zayıf beslenmenin DEHB’ye neden olabileceği veya bahsedilen takviye tedavisi ile belirtilerin azalabileceği ileri sürülmektedir. Öte yandan beslenme ile ilgili etmenlerin etyolojik önemi veya tedavi aracı olarak etkinlikleri gibi temel sorunlar halen cevaplanamamıştır. Psikososyal etkenler arasında; uygun olmayan disiplin yöntemleri, ebeveynlerin baş etme becerileri, parçalanmış aile gibi olumsuz yaşantılar sayılabilir. Bu faktörler DEHB’nin ortaya çıkmasının yanında, belirtilerin şiddeti ve seyri üzerinde etkileri ile klinik tabloya ve bireysel farkları belirlemektedir.
DEHB’li bireylerin beyinde bazı yapısal farklılıklar olduğu bilinmektedir. DEHB tanılı bireylerin total beyin hacimlerinin, kontrol grubuna göre az olduğu, bu durumun %10’a yakın azalma ile özellikle prefrontal bölge, bazal gangliyon, korpus kallosum ve serebellum bölgelerinde belirgin olduğu belirtilmiştir. DEHB tanılı bireylerin beyin gelişiminin, sağlıklı kontrollerle benzer yörüngede olduğu, ancak gelişim hızlarının daha yavaş olduğu belirtilmektedir. DEHB tanılı çocukların korteks kalınlıklarının sağlıklı çocuklardan daha az olduğu, psikostimülan tedavi ile gelişimindeki bu farkın kapanma eğilimi gösterdiği bildirilmiştir. DEHB’li bireylerin beyin yapılarında total etkilenmeninolduğunu öne süren veriler olmakla brlikte, prefrontal korteks, bazal gangliyon gibi beyin alanlarını ya da farklı beyin alanları arasındaki bağlantı sorunlarını öne çıkaran teoriler bulunmaktadır.
DEHB tedavi edilmediğinde, bu bireylerin büyük çoğunluğunda benzer bulgular erişkin yaşamda dadevam etmekle birlikte, bazı temel belirtiler farklılık göstermektedir. Hiperaktivite,temel tanı kriterlerinden biri olmasına rağmen, sıklıkla erişkin yaşta görülmemektedir. Okulu bırakma, iş yaşamlarında güçlükler, risk alma davranışları, trafik kazaları, yasal sorunlar, madde kötüye kullanım, ikili ilişkilerde sorunlar ve boşanma gibi olumsuz yaşantılar bu kişiler arasında topluma oranla sıktır. Bu nedenle tedavi edilemeyen DEHB’nin topluma maliyeti yüksektir.
TANI KRİTERLERİ
1-Dikkatsizlik:
a. Ayrıntılara özen göstermez, okul çalışmalarında, işte ya da etkinlikler sırasında dikkatsizce yanlışlar yapar.
b. Çoğu kez, iş yaparken ya da oyun oynarken dikkatini sürdürmekte, odaklanmakta güçlük çeker.
c. Çoğu kez, doğrudan kendisine doğru konuşulurken, dinlemiyor gibi görünür.
d. Çoğu kez, verilen yönergeleri izlemez ve okulda verilen görevleri, sıradan günlük işleri ya da işyeri sorumluluklarını tamamlayamaz,
e. Çoğu kez, işleri ve etkinlikleri düzenlemede güçlük çeker.
f. Çoğu kez, sürekli bir zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınır, bu tür işleri sevmez ya da bu tür işlere girmek istemez.
g. Çoğu kez, iş ya da etkinlikler için gerekli nesneleri kaybeder.
h. çoğu kez, dış uyaranlarla dikkati kolayca dağılır.
i. Çoğu kez, günlük etkinliklerde unutkandır.
2-Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik;
a. Çoğu kez, kıpırdanır, ellerini ya da ayaklarını vurur ya da oturduğu yerde kıvranır.
b. Çoğu kez, oturmasının beklendiği durumlarda oturduğu yerden kalkar,
c. Çoğu kez, uygunsuz ortamlarda, ortalıkta konuşur durur ya da bir yerlere tırmanır,
d. Çoğu kez, boş zaman etkinliklerine sessiz bir biçimde katılamaz ya da sessiz bir biçimde oyun oynayamaz.
e. Çoğu kez, ”her an hareket halindedir”, ”kıçına bir motor takılmış” gibi davranır
f. Çoğu kez, aşırı konuşur,
g. Çoğu kez, sorulan soru tamamlanmadan yanıtını yapıştırır.
h. Çoğu kez sırasını bekleyemez
i. Çoğu kez, başkalarının sözünü keser ya da araya girer.
DEHB TEDAVİSİ
Çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik durumu olması, eşlik eden psikiyatrik hastalıkların fazla olması, kişinin ve çevresinin yaşam kalitesini, duygusal ve sosyal işlevini etkileyen, yaşam boyu süren, uzun dönem riskleri yüksek olan bir hastalık olması gibi nedenlerle çocuk ve ergen ruh sağlığı kliniğine başvuran tüm olgularda DEHB değerlendirmesi yapılması, gerek duyulursa aile ve öğretmenlerden bilgi alınması, gerekli laboratuvar ve psikometrik incelemelerin uygulanması ve tanı alan olguların tedaviye alınması büyük önem taşımaktadır. Tedavi , kapsamlı ve çok yönlü yaklaşımda olmalı, bireye özgün tasarlanmalıdır. Ailenin ve hastanın, tanı hakkında bilgilendirilmesi önemlidir. DEHB tanısı alan ergenler ile talepleri doğrultusunda özel görüşülmeli, tedavi ile ilgili endişeleri giderilmelidir. İlaç tedavisi başlandığında, çocuğun veya ergenin kendi çabasının tedavi başarısı için çok önemli olduğu, ilaçların destek amaçlı kullanıldığı özellikle vurgulanmalıdır.
İLAÇ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Uygulanan Psikososyal girişimler; Psikoeğitim, Davranışsal ve Sosyal Müdahaleler, Psikoterapi olarak gruplanabilir.
Psikoeğitim, genel anlamda; bireye hastalığının ve durumun günlük hayatta getirdiği zorlukların ne olduğunun açıklanması, bu zorluklarla başa çıkma stratejilerinin gösterilmesi gibi yaklaşımları içermektedir. Uygun dis,plin yöntemleri ve ebeveyn tutumları için aile eğitimi de tedavinin önemli bir parçasıdır.
Davranışsal girişimler, çocuğun yaşı ve gelişim dönemine uygun olarak düzenlenmelidir. Ödül-ceza sistemleri, doğal sonucuna bırakma, token ekonomi en sık kullanılan davranışsal girişimlerdir. Verilecek ödüller ailenin ekonomik durumuna göre tasarlanmalıdır. Bu teknikte, ev içindeki davranışlarının düzenlenmesi, baş etme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir.Daha büyük yaştaki çocuklar ve ergenler için takvim/ajanda gibi anımsatıcılar, koçluk sistemi sıklıkla yarar sağlamaktadır.
Psikoterapi, sıklıkla ergen ve erişkin DEHB olgularında tercih edilmektedir. Bireysel Destekleyici Terapi, aile terapisi, destekleyici danışmanlık hizmetleri kullanılanılabilmektedir. Amaç; zamanı yönetme, organize olma gibi durumların kişiler üzerinde yarattığı baskı ve yetersizlik duyguları başa çıkma stratejilerini geliştirmektedir. Bunların dışında, bireylerin eğitimleri ve çalışma hayatları sırasında özel gereksinimlerinin ne olduklarının belirlenmesi ve sağlanması yararlı olacaktır.