EROİN BAĞIMLILIĞI
Eroin, morfinin 3,6-diasetil türevidir ve morfinin asetilasyonu ile sentezlenen yarı sentetik bir alkaloiddir. Diasetilmorfin ya da diamorfin olarak da adlandırılır.
Opium ve türevleri ile yarı sentetik, sentetik opium benzeri narkotik maddeler bu gruptadır. Morfin, kodein, tebain, papaverin ve noskapin doğal opiyum alkoloididirler.Genellikle hekimlikte kullanılanlar bunlardır.
Opiyatların en yaygın olarak kullanılan ve bağımlılık potansiyeli en çok olan madde eroindir. Afyondan morfin, morfinin işlenmesinden eroin (diasetilmorfin) elde edilir.
Dolayısıyla eroin yarı-sentetik bir afyon alkaloidi türevidir.
Morfinden 10 misli daha yüksek oranda yağda çözünme özelliğine sahiptir.
Kimyasal yapısı itibariyle beyine de çok daha çabuk ve kolay geçerek kısa sürede oldukça yüksek konsantrasyonlara ulaşır ve etkisi çok çabuk başlar.
Eroin maddesinin kullanım etkisi genellikle 4-6 saat sürmektedir. Bağımlılık geliştirme özelliği diğer bağımlılıklardan riski çok fazla olan ve tedavisi zor olan bir bağımlılık madde türüdür.
Eroin, vücutta morfin gibi etki gösteren kimyasal bir maddedir. Bu maddenin kullanım özelliği; sürekli ve şiddetli biçimde kullanma isteği olan bir bağımlılık türünden biridir.
Gelişmiş ülkelerde, kötüye kullanma ve bağımlılığa en sık eşlik eden opioid madde eroindir. Opiyatların en yaygın olarak kullanılan ve bağımlılık potansiyeli en yüksek olan madde eroindir..
Eroin tek seferlik kullanımda dahi çok yüksek bağımlılık potansiyeline sahiptir ve özellikle diğer maddelere oranla hızla tolerans gelişir.
Yalnızca üç gün süreyle kullanılıp bırakıldığında dahi yoksunluk sendromu görülür..
Eroin, kullanıcılar arasında, peynir, toz, corex olarak adlandırılır. Kahverengi toz halindedir. Kullanım şekli; buruna çekilerek, sigara içinde, folyo üzerinde ya da damar yoluyla kullanılır.
Eroin kullanımı takiben 1-2 hafta içerisinde bağımlılık gelişebilir. İlk kullanılmaya başlandığında, rahatlatıcı, coşku ve keyif verici etkisi olmaktadır.
Bağımlı kişi zamanla aynı etkiyi yakalayabilmek için süreç içinde, sonraki kullanımlarda daha fazla miktarda madde yani eroin kullanma ihtiyacı duyar ve kaçınılmaz olarak kullanılmaya başlar. Buna tolerans denir.
Eroinin kullanımı ile kısa sürede bağımlılık oluşur. Kandaki madde miktarı azalınca gerginlik ve hoş olmayan duygular belirince, kişi madde alma gereksinimi artar. Tekrar tekrar madde alınınca ortaya çıkan rahatlama ile madde alma eğilimi pekiştirilmiş olur. Giderek maddeye fiziksel bağımlılık ve tolerans gelişir. Bağımlı kişi aynı etkiyi elde edebilmek için maddenin dozu giderek artırır..Eğlence neşe ve coşkuyu yakalamak için alınan eroine bağımlılık gelişir.. Bağımlı kişi bir süre sonra madde alınmadığında ortaya çıkan gerginlik, huzursuzluk, sıkıntı, uykusuzluk, titreme, kaslarda dayanılmaz ağrılara, karın kaslarında kramplara, ishal, bulantı ve kusma gibi yaygın dayanılmaz bedensel sorunları sonlandırmak maddeyi arayıp bulma sorununa dönüşür..Bağımlı artık neşe ve coşku yakalamak için içmez, bağımlılığın oluşturduğu sorunları sonlandırmak için periyodik olarak madde kullanınm zorunluluğu hisseder..
Opiyat yapıdaki maddeler solunum ve öksürük merkezi üzerine depresif etkilidir. .Hipotansiyon yapar, sfinkterlerde tonus artışı oluşturur, bulantı, kusma ve miyozis yapar.
Mide-barsak sisteminde salgılarında azalmaya neden olur, periferik vazodilatasyon ve bronkodilatasyon oluşturur
Kullanan kişinin hareketlerde yavaşlama, uykuya meyil ve sakinlik olur. Uzun dönem kullanımın sonrasında ciddi kilo kaybı, sosyal etkinliklere karşı ilgi kaybı, kendine bakımında azalma olur. Kişi yalan söylemeye başlar, madde kullanımını gizlemek veya maddeyi temin etmek için davranış değişiklikleri gelişir, sorumluluklarını yerine getirememeye başlar, kişinin iş performansı düşer. Maddi kayıplar artar.
Fizyolojik açıdan eroin özellikle vücuttaki bütün fonksiyonları gevşeten bir yapıya sahip kişiye ilk kullanımlarda rahatlama ve neşe hissi verir..Vücudu nerdeyse rölantiye alıyor. gibi olur. Kalp hızını düşürür. Solunum hızını düşürür. Bağırsak sistemini bloke edip, kabızlık yapar. Mide ve bağırsak sistemindeki sindirim peristaltizmi dediğimiz hareketleri tamamen inhave edip vücuda tokluk hissi verir..Acıkma hissi azalıyor.. Ama en büyük risklerden bir tanesi yüksek dozlarda kullanıldığında tabiki bu vücudun baskılanması hali çok ilerleyebiliyor. Ve solunum arresti dediğimiz beyin nerdeyse solunum almayı unutarak,soluk alıp vermeyi bırakarak gevşek bir haldeyken olümle sonuçlanabiliyor. Ve bazen bunun dozdan bağımsız bir şey olduğunu görüyoruz uzun süreli kullananlarda daha yüksek dozda eroin kullandıklarında olmadığı halde daha düşük dozda bir IV kullanımında daha küçük bir miktarla bu solunum arresti çıkabilir.Kişiyi öldürebiliyor.
Başka bir yönü eroin bağımlısı larındaki virüs bulaştırma riski ve bağımlılıkla oluşan bir takım salgın hastalıkların yaygınlaşması eroinin indirekt etkileri nedeniyle ölümle sonuçlanan bir takım komplikasyonların meydana gelmesi diyebiliriz. Damar içi uyuşturucu madde kullananlar arasında HIV virüsünü kapma oranında artış olduğu biliniyor. Yine damar yolundan eroin kullananlarda çeşitli enfeksiyon hastalıkları ve toksik hepatit riski artmaktadır. Uzun süreli kullananların yaklaşık üçte ikisinde serolojik olarak Hepatit B ve Hepatit C pozitifliğine ait kanıtlar bulunmuştur. Hepatit B-C ve HIV (Human İmmunovirus) yanında endokardit, abse ve tüberküloz gibi başka enfeksiyon hastalıkları da saptanmıştır
.Eroinin psikolojik etkilerine geldiğimizde eroin tabi vücudu çok gevşeten ve beyin üzerine çok etkili bir madde. Kişi ilk kullanımlarda, eroinin verdiği haz ve öfori o kadar yüksek ki kişi eroinin elde etmek için o hazı tekrar tekrar yaşayabilmek için elinden gelen herşeyi yapabilir. Parasız kaldığında eroini elde etmek için çeşitli illegal yollara sapabilir. Bir süre sonra eroin kullanan kişiler eroini bulmak da zorlandıklarında eroin satıcısı eroin sağlayıcısı insanlar haline dönüşebilirler.Yani eroin bir şekilde kişinin bu maddenin sağlayıcısı noktasına taşıyarak illegaliteye kaymasına sebebiyet verebiliyor.Çünkü dediğim gibi o kadar vazgeçilmez o kadar büyük bir haz veriyor ki kişi o hazzı elde etmek için, ya da oluşan eroin krizlerini engellemek için neredeyse kişiliğinden onurundan haysiyetinden herşeyinden vazgeçebilecek hale gelebiliyorlar. O yüzdende eroin kullanımının kişilik üzerine de çok negatif halleri olduğundan kişiliği çok örselediğinden de bahsetmek mümkün. Eroin kullanan bağımlı kişi bir süre sonra maddeyi almadığında ya da maddeyi bırakmak istediğinde çok şiddetli yoksunluk belirtileri yaşar. Bel ve eklemlerde dayanılmaz ağrılar, karın kaslarında kramplar, uykusuzluk, sinirlilik, sıcak soğuk basmaları, bulantı-kusmalar, ishal olur. Burun akıntısı göz yaşarması gibi gribi andıran belirtiler olur.
Kullanıcı ortaya çıkan bu bağımlılık sorunlarını kaldırmak için tekrar tekrar madde alınır. Artık bağımlı kişi bir kısır döngüye, bir bağımlılık sarmalına girmiştir. Bağımlı artık maddenin, madde satıcılarının kölesidir. Dünyayla ilişkisi kalmaz. Bağımlının dünyası sadece maddeyi bulmaktır. Bağımlı kişi ahlaki, ruhsal ve fiziksel olarak çökmüştür. Eroin temini için yapamayacağı hiçbir fenalık yoktur. Dolayısıyla suç işlemeleri kaçınılmazdır. Sonuç çoğunlukla ölümdür.
Sadece eroin değil, tüm opiyatlar benzer yoksunluk sendromlarına yol açarlar. Ancak yoksunluğun ortaya çıkma zamanı, şiddeti ve süresi, bağımlılığın geliştiği opiyat onistine göre değişkenlik göstermektedir.
Yoksunluk bulguları eroin gibi kısa etkili opiyatlarda 3-5 saatte başlar, 36-72 saatte en üst seviyeye çıkar. 7-10 gün gibi bir süre içinde de azalır.
Metadon gibi uzun etkili olan ilaçlarda ise yoksunluk 5-7 günlerde en üst seviyeye çıkar, 20-30 günde azalır.
Eroin yoksunluğunda göz yaşarması, burun akıntısı, esneme, bulantı, karın krampları, kas spazmları, artralji, miyalji, sıcak ve soğuk hisleri,pil-ereksiyon, terleme, taşikardi, hipertansiyon, diyare, aşırı tepki gösterme, anksiyete ve dilate pupiler (göz pupillaları genişlemiştir) gibi bulgular izlenir.
Bağımlılık, kronik bir hastalıktır.Diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi (örn. şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, tansiyon hastalıkları gibi), bağımlılık tamamen iyileşmez, ancak düzelebilir. Kişi madde kullanmadığı sürece iyidir. Ancak madde kullandığı andan itibaren bağımlılık sorunu derhal canlanır ve her şey yeniden başlar.
Beyinde ve sinir sisteminde çeşitli opiyat reseptörleri saptanmıştır. Beyin opiyat reseptörlerine sahip olduğu kadar kendi endojen opiyatlarına da sahiptir ve bunları salıverir. Eroin etkilerini beyin sinir hücresi ya da beyaz kan hücreleri gibi bazı hücrelerin membranlarındaki reseptörlerine bağlanarak gösterirler.