ESRARIN BAĞIMLILIK YAPICI ETKİLERİ
Hint keneviri bitkisinin bilinç değiştirmek, sarhoş olmak, keyiflenmek ya da kafa bulmak amacıyla kullanımı 5000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır Bu bitkinin temel psikoaktif maddesi delta-9-THC ‘dır ve bağımlılık yapıcı etkisi ile doğrudan ilişkili olan ödüllendirici etkisinin bu maddeden kaynaklandığı bilinmektedir.
Tüm bağımlılık potansiyeli olan maddeler gibi esrar kullanımı sürecinde tolerans gelişimi, olarak kannabinoidlerin bazı etkilerine, aynı diğer bağımlılık yapan maddelerde olduğu gibidir. Dolayısıyla .tolerans geliştiğini ve gelişen toleransın niteliğinin ve şiddetinin kişiye, doza ve kullanım sıklığına bağlı olduğunu söyleyebiliriz.
Esrar ve türevlerinin bağımlılık yaptığı iyi bilinmekle birlikte, esrar bağımlılığında fiziksel bağımlılık gelişimi ve yoksunluk sendromu tartışmalı bir konudur. Bazı araştırmacılara göre esrara sadece psikolojik bağımlılık gelişmekte, fiziksel bağımlılık ve yoksunluk sendromu ya hiç gelişmemekte ya da örneğin opiyatlarla kıyaslandığında oldukça hafif semptomlarla seyretmektedir. Bu görüş günümüzde bilimsel geçerliliğini önemli ölçüde yitirmiş durumdadır. Esrar bağımlılarında bağımlılığı sürdüren en önemli etkenler arasında, yoksunluk belirtilerinin yaşanmış olması ya da yaşanabileceği korkusu yer almaktadır ve marihuana içenlerde yoksunluk sendromu tanımlanmıştır. İnsanlarda esrarı bıraktıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtileri bazı bağımlılarda sorun oluşturmakla birlikte, esrara ilişkin yoksunluk belirtileri klinik olarak çok anlamlı bulunmamaktadır. Bununla beraber, DSM-V cannabis yoksunluk belirtilerini tanımlamış ve dikkate almıştır. Esrar yoksunluğunun görece olarak hafif geçmesinin nedenleri arasında en önemlisi, delta-9-THC’nin alkol, kokain ve opioid gibi maddelere göre eliminasyon yarı ömrünün daha uzun olmasıdır.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yapılan son araştırmalar, esrarın yoksunluk sendromuna neden olduğu ve fiziksel bağımlılık oluşturduğuna ilişkin klinik kanıtlar tartışma götürmeyecak o kadar gerçektir.
Şiddet ve Saldırganlığa Eğilim
Bağımlılık yapan maddeleri kötüye kullananlarda yasaların suç saydığı ölçüde şiddet ve saldırganlığa eğilim vardır ve bağımlıların bu nedenle çok defa yasalarla başları derttedir. Esrar ve benzerlerini kötüye kullananlarda şiddete eğilimin arttırdığını iddia eden bazı çalışma sonuçları yayınlanmış sa da bunun aksini iddia eden birçok bilimsel veri de vardır. Esrar ve benzerlerini kullananların başka maddeleri kullananların aksine daha ılımlı ve barışçıl kişiler olduğunu iddia edenler de vardır. Genel kanı kannabinoid içeren ürünleri kötüye kullananlarda şiddet ve saldırganlık eğilimin düşük olduğu şeklindedir. Bununla beraber, kannabinoidlerin yanı sıra başka maddeleri kullananlarda şiddet ve saldırganlığa eğilim artmaktadır.
Mental Bozukluklar
Kronik olarak kannabinoid içeren ürünleri kötüye kullananlarda psikoza eğilimin arttığı- şizofrenik ve paranoid semptomları şiddetlendirdiği bildirilmiştir. Öte yandan kannabinoid içeren ürünler yüksek dozlarda kullanıldığında da şiddetli anksiyete ve paranoid düşünceler ortaya çıkmaktadır. Cannabisin yüksek dozlarında ortaya çıkan önemli bir sorun algı bozukluğu ve halüsinasyon lardan kaynaklanan panik atak ile karakterize advers (ters) psikotik reaksiyondur. Bu etki ‘uçuş’ olarak adlandırılır. Kullanıcı gerçekle bağını tamamen koparmıştır ve delirme belirtileri sergiler. Uçuş reaksiyonları genellikle kullanıcılar kannabisi olağan dışı yol ve dozlarda kullandıklarında ve stres altında aldıklarında ortaya çıkar. Olağan dışı kullanılış daha çok dozun yüksekliği ve başka bağımlılık yapan maddelerle birlikte kullanma şeklindedir.
Kalıcı Entelektüel Bozukluk ve Beyin Hasarı
Uzun süreli yüksek dozda marijuana kullananlarda aynı ağır alkoliklerde olduğu gibi mental işlevlerde bozulma ve beyin hasarları, ortaya çıkmaktadır. Kuzey Afrika başta olmak üzere cannabis ve türevlerini yüksek dozda uzun süreli kötüye kullananlarda cannabis demansı denilen bir klinik tablo oluşmaktadır. Deney hayvanlarında gerçekleştirilen öğrenme ve bellek üzerine THC nin etkilerini araştıran çalışmalarda da 6 ay ve üzeri THC verilen sıçanlarda labirent testleri ile ölçülen öğrenme ve bellek işlevlerinde ciddi bozulmalar olduğu saptanmıştır. Kronik THC verilmesinin hipokampus başta olmak üzere sıçan beyninde önemli yapısal hasarlara yol açtığı ve bunun sonucu olarak öğrenme, bellek ve bu işlevlerle ilişkili nöroplastisite de bozukluk ortaya çıktığı gösterilmiştir.
Kronik cannabis kullanıcılarında beyin fonksiyonlarındaki bozukluk EEG ölçümleri ile de teyit edilebilir. Akut cannabis intoksikasyonunda ise beyin alfa dalga aktivitesi artarken beta dalga aktivitesi azalır. İlginç olarak ayn, EEG bulgular, birçok sedatif ilaç alanlarda da görülür. Bilindiği gibi alfa dalga aktivitesi rahatlamış, anksiyetesi giderilmiş duygu durumu ile ilişkili iken beta dalga aktivitesi problem çözme gibi karmaşık beyin işlevleri ile ilişkilidir.
Amotivasyonel Sendrom
Subjektif etkiler, inhalasyon dan bir dakika sonra başlar. Marihuananın maksimum etkileri içtikten 30 dakika sonra gerçekleşir. Bu, maddeyi içen kişinin öznel düzleminde de geçerlidir. Esrar içildiğinde etkiler yaklaşık dört saat sürebilir. Yutulmuş esrarın etkileri sekiz saat sürebilir.
Kullanıcıların çoğunun dikkat çektiği şey, değişmiş zaman duygusudur.
İnsanlar esrar kullandığında, her şey normalden daha uzun sürer.
Marihuananın çok dikkat çekmeyen etkilerinden biri de amotivasyon sendromu dur.
Kullanıcılar ayrıca yüksek sesli işitsel hassasiyet ve müziği daha fazla beğenmelerinden söz ediyor. Bazı insanlar subjektif bir dokunuş hissi, tadı ve kokusu hissinden söz ederler. Genel olarak, esrarın beyindeki etkileri tüketicinin nasıl içtiğine ve içerdiği THC’ye bağlıdır. Tetrahidrokanabinol suda çözünmez. Bu nedenle kullanım seçenekleri, yutma ve inhalasyon dur.
Genç bir kişi cannabis ve türevlerini kötüye kullanmaya başladığında yaşam tarzında, düşünce yapısında, diğer insanlarla ilişkilerinde ve motivasyonel özelliklerinde bazı sorunlar yaşamaya başlar. Bu sorunlar apati, günlük rutin görevler işlevselliğinin kaybı, uzun süreli plan yapamama. Uzun süreli bir işe konsantre olamama, konuşma ve yazma becerisinde bozulma gibi belirtilerle karakterizedir. Cannabis kötüye kullananlarda ortaya çıkan tüm bu belirtiler hep birlikte amotivasyonel sendrom olarak adlandırılır.
Başka Maddelere Yönelme
Cannabis ürünlerinin kullanımı çok defa ağır madde kullanımına başlanması takip eder. Eroin kullanıcıların büyük çoğunluğunun bu maddeyi kullanmadan önce cannabis türevlerini kullandıkları saptanmıştır. Îlave olarak, marijuana kullananların çok defa başka bağımlılık yapıcı madde ve ilaçla da birlikte kullandığı rapor edilmiştir. Bununla beraber gerek kannabis bağımlılarında gerekse başka bağımlılarda çoklu madde kullanımında bir maddenin başka bir madde kullanımına neden olduğu konusunda net bir sebep-sonuç ilişkisi kurulamamaktadır. Yani soda veya başka bir zararsız içecek içinde alkol alan bir kişide alkol alımına sodanın neden olamayacağı gibi, esrar kullanan bir kişinin bir bir süre sonra kokain veya amfetamin kullanmaya başlamasına esrar kullanımının neden olduğu söylenemez. Bununla beraber, sürekli marijuana benzeri cannabis ürünlerini kötüye kulananlarda ortaya çıkan amotivasyonel sendromun ve kişilik değişikliklerinin başka maddeleri de kullanmaya yönelimi artırdığı ve bunları kullanmaya uygun kişilik yapısı yaratarak zemin hazırladığı düşünülebilir.
Üreme Üzerine ve Gebelikte Kullanımın Zararlı Etkileri
Esrar ve ürünlerini uzun süre kötüye kullanan erkeklerde testosteron düzeylerinde bir miktar azalma olduğu bilinmektedir. Deney hayvanlarında düşük testosteron düzeyleri sperm üretiminde ve seksüel faaliyette azalmaya neden olmaktadır. Uzun süreli marihuana kullanan erkeklerde sperm üretimi ve hareketliliğinde azalmaya bağlı olarak fertilite kaybı ortaya çıkabilmektedir .
Testosteron aynı zamanda fetus gelişiminin erken evresinde önemli bir hormondur. Uterustaki gelişimin 8-10. haftaları arasında erkek fetus cinsiyet organları, üro- genital sistem ve beyin gelişimi için önemli bir katkı sağlayacak olan testosteron salgılamaya başlar. Anne adayı kannabis kötüye kulanıyorsa testosteronu baskılayıcı etki bu organ ve sistemlerin farklılaşması ve gelişiminde ciddi sorunlara neden olabilir .
THC’nin kadınlarda üreme ile ilişkili hormonlardan biri olan lüteinleyici hormonu (LH) geçici süre ile baskıladığına dair bazı veriler elde edilmiştir. Ancak bu bilginin daha kapsamlı çalışmalarla teyit edilmesi gerekmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen bir çalışmanın sonuçlarına göre 1984-1989 arasında hamilelikleri sırasında ilaç veya madde kullanan 7000 kadın incelenmiştir.
Bunların yaklaşık olarak %11’i marihuana kullanıcısıydı. Doğum sonrası izlemelerde bunların düşük doğum ağırlıklı veya prematüre doğum yapmadığı gözlendi.
Tütün kullanan %35’lik bir grupta da düşük doğum ağırlığı ve prematüre doğumlar ile ilişki bulunmaktaydı . Öte yandan gebeliği sırasında cannabis ürünlerini kötüye kullananların çocuklarında üç yaş civarına kadar ciddi uyku sorunları görüldüğü rapor edilmiştir . Ayrıca gebelikte kullanılan cannabisin fetusa geçerek bazı kromozomal değişikliklere neden olduğuna dair teyide muhtaç bazı bulgular vardır. Bu nedenle gebelikte cannabis kullanımı oldukça riskli olabilir.
THC emziren annelerde süte büyük ölçüde geçer ve sütün yağlı yapısından dolayı etkinliği daha da artar. Süt yolu ile alan bebeklerde ciddi belirtiler oluşturur ve cannabis intoksikasyonuna neden olabilir. Emzirenlerin cannabis ürünlerini kesinlikle kullanmamaları gerekir.
İmmünite Üzerine Etkileri
Sürekli cannabis kötüye kullanımının vücudun immün sistemini zayıflattığı iyi bilmektedir.
Esrar kullanıcılarının kullanmayanlara göre enfeksiyonlara daha yatkın olduğu konusunda veriler bulunmaktadır.
Solunum Üzerine Etkileri,
Uzun süreli esrarlı sigaraların içilmesi akciğerlerde oksijen taşınmasını olumsuz etkileyerek KOAH ve astım benzeri semptomlara neden olur. Uzun süreli marihuana kullanımı akciğerlerde makrofaj aktivitesinde de azalmaya neden olur. Makrofajların yetersiz kalması akciğerleri enfeksiyonlara açık hale getirir ve sonuçta akciğer enfeksiyonu riskini artırır.
Kanser ve Kannabis Kullanımı
Tütün kullanımı ile kanser arasında ciddi bir ilişki bulunmaktadır. Aynı ilişkinin cannabis ürünlerini sigara şeklinde tüketenlerde de bulunması beklenir. Çünkü kannabis ürünleri tütüne göre %50-70 daha fazla miktarda kanserojen madde içerir. Bununla beraber, kannabis kullanımı ile kanser arasındaki ilişkiyi araştıran yeterli çalışmaya ve bilimsel veriye sahip değiliz. Bu konuda yeterli araştırma sonuçlarına sahip olmasak da cannabis ürünlerini tütüne benzer şekilde inhalasyon yoluyla uzun süre kullananlarda kanser riskinin artacağını ön görebiliriz,