Madde dediğimizde, aslında bağımlılık yapan şeyleri kastediyoruz. Bağımlılık yapan maddelerin ortak özelliği, hepsinin keyif verici olmalarıdır. Daha çok zararlı veya daha az zararlı diye bir şey yoktur. Bütün maddeler bağımlılık yapar ve hepsi de beyinin bio kimyasını bozar, beyinin işleyişine, saçından tırnağına kadar bedene zarar verir. Ruhsal ve bedensel olarak yaptığı zararlar; sosyal, ailesel ve ekonomik olarak zincirleme birbiriyle ilişkilidir.
Madde kullanıcısının asıl hedefi kendisini farklı hissetmek, argo deyimle ”kafa yapmaktır”. Bağımlı kişi için bunu neyle, hangi madde ile yaptığı ikinci derecede önemlidir. Bir çok bağımlı, ”şu maddeyi kulladım etki yapmadı, şu maddeyi kullandım hoşuma gitti” şekilde tercih bildirebiliyorlar. Yaptıkları özgür bir seçim değil. Bu durum onların beden ve beyinlerinin bio kimyası ile ilgili bir durumdur. Bir şeyden hoşlanıyorsanız ve onu tekrar tekrar yapmak istersiniz. Bu insan doğasında vardır. Ama herhangi bir maddeyi kullanırken bir takım zararlar görüyorsanız, bu gördüğünüz zararlara rağmen bunu tekrar tekrar yapıyorsanız, orada kontrolden çıkmış bir davranış, farklı bir durum söz konusudur. İşte bu durum bir hastalıktır ve bağımlılıktır.
Her tür bağımlılık, kötüdür. En kötüsüne, en olumsuzluklarına çoğul madde bağımlılığı dediğimiz hastalarda rastlıyoruz. Çoğul madde bağımlı kişinin belirli bir tercih maddesi yoktur. Ne bulursa o maddeyi kullanır. Bir gün bu maddeyi, yarın başka bir maddeyi kullanır. Aynı kişi ”ben hiç birine bağımlı değilim” diye kendini savunur. İşin özü, oysa neredeyse hiç boş günleri yoktur, eline geçen her maddeyi kullanırlar.