Kişilik bozuklukları,klinisyenlerin karşılaşmak istememelerine karşın sık gördükleri ve hakkında birçok yayının yapıldığı bir tanı grubudur. Öte yandan, böylesine ilgi odağı olmaları tedavilerinde beklenen ilerlemeyi getirmemiştir.
Başta psikanaliz olmak üzere, hemen her.tür terapi ve birçok farklı gruptan ilaçlar denenmiş, ancak istenen düzeyde bir sonuç alınamamıştır. Tedavi sonuçlarının yüz güldürücü olmaması, klinisyenleri bu tür hastalarla çalışırken daha az beklentili olmaya yöneltmiş ve bu durum çoğu kez tedavi başarısızlığına iyi bir kılıf görevi görmüştür.
”Zaten kişilik bozuklukları en zor hasta grubu”, ”Bu tür vakalarda kimse başarılı olamıyor ki”, ”Zaten kişilik bozukluğu vardı” gibi.
.Kişilik bozuklukları ruhsal bozukluklar içinde en uğraştırıcı, en az anlaşılmış, fakat en ilginç kategorilerden biridir. 1980 yılında, DSM-III sınıflama sisteminin , kişilik bozukluklarının ayrı bir eksene taşıması ile bunlara verilen önem artmış,tanınmaları kolaylaşmış ve konu ile ilgili araştırmalar katlanarak artmıştır.Kişilik bozuklukları o denli ciddi, tıbbi ve sosyal sorunlara neden olur ki, asıl şaşırtıcı olan, konuya daha önce bu denli önem verilmemiş olmasıdır.Bugün hastanede yatan hastaların yarıdan fazlasında, asıl tabloya eşlik eden en az bir kişilik bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir.ABD’de yapılan değişik çalışmalar, hastaların yaklaşık % 15’inin kişilik bozukluğuna bağlı sorunlar nedeniyle hastaneye yatırıldığını göstermiştir. Kişilik bozukluklarının toplum için yarattığı sorunlar hiç de daha az gibi görünmemektedir.
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan ve başkalarından ayırdettiren uyum ve yaşam biçimini oluşturan bilinçli ya da bilinçdışı biliş (cognition), duygulanım ve davranış örüntülerinin tümüdür.
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan ve başkalarından ayırdettiren uyum özelliklerini içerir. Bu özellikler bireyin bilme-düşünme, algılama biçimi, belli durumlarda belli gösterebilme yetileri, engellenme ve çalışmalar karşısında başetme ve savunma düzenekleri dir. Psikanalizde kişilik ve karakter deyimleri eş anlamda kullanılmaktadır.
Kişilik ya da karakter, bir insanın kendine özgü olan genel psikolojik özellikleri, onun yaşambiçimini oluşturan ve huy haline gelmiş olduğu, bilinçli ya da bilinç dışı bütün düşünce ve davranış kalıplarıdır. Bir insandan söz ederke, örneğin, ”filanca çok insan canlısıdır” ya da ”sahtekardır, yalancıdır, korkaktır” gibi tanımlayıcı sözler kullanırız.Hata bazen doğrudan ”değerlidir, iyi huyludur, uymludur” deriz.Bu sözler o insanın kişilik özelliklerini, hatlarını tanımlamaktadır.Olumlu ya da olumsuz olsunbir insanın kişilik özellikleri onun benliğinin bir parçası sayılır.
Kişilik, çok iyi bilinen ve halk arasındaçok önem verilen bir kavramdır. Hemen herkes, başka bir insanı değerlendirirken en önce kişilik özelliklerine dikkat eder ve bunların olumlu olmasını ister.
Kişilik bozuklukları, işte insanın bu karakter yapısındaki bozuklukları ele alır. Bunlar, uyumsuz, sıradışı ya da ”kötü” kişilik öncelikler olan insanlardır. Bunlar, başka insanlar tarafından, garip, ahlaksz,kendine özgü ya da kötü huylu insanlar olarak algılanırlar. Hapishane popülasyonu, dilenciler, karakolların ve acil servislerin müdavimleri arasında daha yüksek oranda bulunurlar.
Kişiliğin oluşumu a-kalıtım, b-doğum öncesi, doğum sonrası ve çocukluk çağındaki fiziksel, ruhsal koşullar c-öğrenme etkenleriyle biçimlenir. Bu biçimleniş çocukluk çağında az çok belli olur. Gidrek yerleşmiş bir kişilik yapısı oluşur.
KİŞİLİK TİPLERİ;işilik
Çok eski çağlardan beri insan kişiliğini tanımlama ve sınıflandırma çabaları olmuştur. Örneğin Hipokrat ve daha sonra Galenos kanlı (sanguine), sarı safralı (cholerici), kara safralı (melancholic) ve balgamlı (phlegmatic) kişilikler tanımlamış ve birçok hastalıkların bu salgıların aşırılığından olduğunu ileri sürmüşlerdir.Bu tipoloji yüzyıllarca kullanılmıştır. 19. yüzyılda beden yapıları ve kişilik tipleri üzerinden sayısız kuramlar ortaya atılmıştır. 20. yüzyılda da kişiliği psikolojik açıdan ele alan kuramlar geliştirilmiştir. Örneğin, Kretschmer belli beden tiplerine uyan kişilik tipleri tanımlamıştır; Atletik tip-normal kişilik, piknik tip-siklotimik kişilik, astenik tip-şizoid kişilik ve displastik tip. Kretschmer’in bu tipolojisi tarihe karışmış gibidir. Kretschmer’den çok çok sonra, daha çok antropometrik ölçümlere dayanarak Sheldon, a-endomorfik, iç organların egemen olduğu, b-mesomorfik, kas-iskelet dizgesinin egemen olduğu, c-ektomorfik, sinir dizgesinin egemen olduğu beden tipleri ve bunlara uyan a-viserotonik, b-somatotonik c-serebrotonik kişilik tipleri tanımlamıştır. Viseotonik daha çok dışa-dönük, neşeli,yemeyi seven; somatotonik daha çok atletik, atılgan ve hareketli; serebrotonik daha çok astenik ve zihinsel yönden gelişmiş tipler olarak tanımlamıştır. Beden yapısı ile kişilk arasında kesin bir bağ henüz kanıtlanmamıştır.
Psikolojik açıdan kişilik tipleri en başta psikanalitik çalışmalara konu olmuştur. Çocukluk çağında belirli psikoseksüel gelişme dönemlerinde saplanma sonucu oluşan kişilik özellikleri a-oral, b-anal, c-genital türleri altında sınıflandırılmıştır.
Jung, canlıların iki temel uyum biçimini a-dışa yönkişilikelme ve üretme b-içe yönelme ve koruma olarak ve koruma olarak görmüş ve bunlara dayanarak a-ekstrovert, b-introvert kişilki yapıları tanımlamıştır. Ekstrovert kişi algı, düşünce, duygu ve davranışlarıyla daha çok dış uyaranlara bağımlı; İntrovert kişi ise iç uyaranlara bağımlıdır. Ekstrovert kişiliğin anormal derecede siklotimik, introvert kişiliğin ise şizoid kişiliklerdir.
Çağdaş psikiyatride artık kişilik .tanımlamaları ve sınıflandırılması daha çok gözlenebilen davranışlara göre yapılmaktadır.
KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN TANIMLANMASI
Kişilik bozukluğunun tam geçerli tanımını yapmak güçtür. Psikiyatride tanı tartışmasına en çok yol açan sorun kişilik bozukluklarıdır.Bir davranış ya da düşünce biçiminin , karakter özelliği sayılabilmesi için öncelikle sürekli olması, yani huy haline gelmiş olması gerekir. Herkes, zaman zaman alıngan, bencil ya da titiz olabilir. Bu tutumlar, ancak sürekli ve tekrarlayıcı iseler, kişilik özellikleri olarak sayılırlar.
İnsanların çoğunda (belki de tümünde) az ya da çok hoşa gitmeyen bir takım karakter özellikleri bulunur. Ancak bu genellikle normal kabul edilir. Kimsenin mükemmel olmadığı, herkesin bir takım kusurlarının olabileceği söylenir. O halde kişilik bozukluğu ile normallik arasındaki ayrım çizgisini nereden çekmeliyiz.
Ancak, bilinen ruhsal bozuklukların (psikozlar, nevrozlar, organik ruhsal bozukluklar) dışında kalan ve uzun süreli uyum bozuklukları gösteren kişilerin her toplumda çok sık görüldüğü gerçektir. Bunların tanımlamasını, sınıflandırılmasını yapmak ve tedavi yollarını araştırmak psikiyatrinin işidir.
Çok çeşitli kişilik bozuklukları vardır.Kişilik bozukluklarında genellikle görülen ortak özellikler şöyle özetlenebilir.
1.Davranışların benliğe yerleşmiş olması, fakat uyum amacı ile esneklik göstermemesi,
2.Belli bir toplum içinde uyumlu sayılabilmek için geçerli ölçülerden sapması,
3.Çocukluktan beri süre gelmesi,
4.Toplum içinde ve iş yaşamında belirgin bozulmaya yol açması,
5.Genellikle benliğe uyumlu (ego-syntonic), yani benimsenmiş olması ve değiştirilmek istenmemesi, bazen de benimsenmemiş (ego-dystonic) olsa bile değiştirilememesi,
6.Genel olarak çevre ile çatışma ve sürtüşmeye yol açması, kendisini çevreye değil, çevresini kendisine uydurmaya çalışması (alloplastik uyum).
7.Kişinin bilişsel (bilişsel psikoloji, düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme, dil, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel süreçlerin en geniş anlamda) yetilerinde, temel duygulanım ve düşünce yapısında belirgin bozukluk yoktur. Zaman zaman bunaltı ve çökkünlük belirtileri ve somatik yakınmalar değişik derecelerde bulunabilir.
KİŞİLİK BOZUKLUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Hastanın ses tonu, yüz anlatımları, duruşu da nemli ipuçları verir. Örneğin histrionik kişilikte abartılmış, dramatik ses tonu ve davranışlar; şizoid kişilikteki göz göze gelememe; obsesif kişilikteki ayrıntıcılık ve noktası noktasına anlatma eğilimi; paranoid kişilikteki ururlu duruş ve çevresel, savunucu konuşma stili görüşme sırasında gözlenebilen özelliklerdir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARININ AYIRICI TANISI
A- Psikonevrozlar; Kişilik bozukluğu olanlarda bunaltı, çökkünlük, somatik yakınmalar, saplantılı düşünceler (obsesyon) ve başka nevrotik belirtiler görülebilir. En önemli ayırım kişilik bozukluğunda kişinin kendisinden değil çevresinden yakınması; kendisinin çevreye uymaı değil, çevrenin kendisine uyması beklentisi olmasıdır (alloplastik uyum). Nevrotikler ise kendilerinden yakınırlar ve bu rahatsızlıktan kurtulmak isterler (otoplastik uyum). Nevrotik bir belirti eğer benliğe yerleşmiş ve benliğe uyumlu (ego-syntonic) olmuşsa, yani kişi bu belirtiyi yenmek, iyileştirmek yerine çevresindekilerin bu belirtiyi kabullenmesini, buna uyum yapmasını bekliyorsa ve belirtiden yakınmıyorsa bu durum artık bir nervoz değil, kişilik bozukluğudur.
B- Psikozlar; Psikozlarda gerçeği değerlendirme yetisi bozulur. Düşünce, algı ve duygulanımda ağır bozukluklar, sapmalar olur, Kişilik bozukluklarında bunlar bulunmaz. Yalnız,şizotipal ve paranoid kişilikte zaman zaman psikotik belirtiler ortaya çıkabilir, Bu olgularda kişilik bozukluğu ve psikoz tanısı birlikte konur. Psikotiklerde savunma düzenekleri ilkel ve regresifdir; yadsıma, içe-atma, bölünme,somutlaştırma. Kişilik bozukluklarında savunmalar daha çok akla uygunlaştırma (rationalization), bilinçli yalanlama, çevreyi suçlama, çevredekileri oyuna getirme ve kullanma biçimindedir.
C- Organik ruhsal bozukluklarda görülen bilişsel yetilerde bozulma ve yıkım kişilik bozukluklarında olmaz.
D- Kişilik bozukluğu süregendir. Nevrozlar, psikozlar ve organik ruhsal bozukluklar birden ya da sinsi başlayabilir; kısa süreli ya da süregen olabilir.
E- Akol ve başka psikoaktif maddelere aşırı tutku ve bağımlılık gösterenlerin çoğunda kişilik bozukluğu vardır.