Bilginin ilk sırrı bilmektir, bilgiye sahip olmaktır. Bilgi ve bilim yaşamınızda kullanırsanız hayatınızı değiştirebilirsiniz.
Bugün bilmemiz gereken bilgi insan 50 trilyon hücreden yapılmıştır ve hücreler canlı varlıklardır.
Anlayacağınız tek bir kişi değil, sizler bir hücre topluluğusunuz. Ve zihniniz bilinciniz 50 trilyon hücrenin idare merkezidir.
Bilmemiz gereken tıbbın ilaç ve ameliyat felsefesi günümüzde tartışmalı ve artık sürdürülebilir bir durumda değildir.
Günümüzde eğitim veren tıp fakülteleri, uyguladıkları sistemi modern tıbbın bilimsel olduğunu iddia etmesine rağmen, Mevcut tıp eğitiminin 17.yüzyıldan kalma Newton fiziğini esas alan, sebep ve sonuca, mekanik fiziğe ve Kartezyen zihin-beden ayrımına bağlı deneyci bir bilimle birlikte iş gördüğünü belirtelim.
Newton fiziği evreni nasıl değerlendiriyordu?
Elbette hakkını vermek gerekiyor; Newton teorisi elbette 17 yüzyılda mevcut anlayışın çok ötesinde olan bir durumdu. Bilimin batıda ilk evrilmesi İsaac Newton’un çalışmalarıyla oldu.
Newton evren bir nevi mekanizma bir makine ve mekanik parçalardan oluşmuş yapı olarak açıklıyordu.. Eğer evren bir makineyse, onu parçalara ayırıp inceleyebilirsiniz ve o zaman parçalara bakarak evrenin nasıl çalıştığını da anlarsınız diyordu.
Bu fizik düşüncesiyle insanın vücuduna baktılar ve çıkardıkları sonuca göre insan vücudu bir makineydi.
Bunun ilgisi nedir?
Çünkü gezegenlerin hareketlerini anlamak için denklemine fiziksel veriler yerleştirdi. Bir gezegenin boyutu, bir gezegenin kütlesi, bir gezegenin ivmesi. İçinde hareket ettiği vektör, fiziksel şeyler ve bunu kullanmak güneş sistemindeki gezegenlerin hareketlerini kesin olarak öngörebildi ve evreni yorumladılar.
Bu anlayış ve yorumlama şekli 1925 yılına kadar gerçekten hoştu. Ama 1925’te Einstein ve yeni fizik çıktı.
Kuantum fiziği.
Kuantum fiziği ile Newton fiziği arasındaki fark çok büyük.
Kuantum fizikçiler sayamadığımız ve tıpta bile sözünü etmediğimiz görünmez enerji diyarının olduğunu söylediler. Onlara göre bizler sadece fiziksel bir bedeniz.
Görünüşe yani kuantum fiziğine göre fiziksel olana dair algımız bir illüzyonmuş.
Anlayacağınız kesinlikle fiziksel değiliz.
Şu an birisi bana bakıp ”Fiziksel değilsen seni nasıl oluyor da seni görüyorum?” diyebilir.
Bunun yanıtı çok basit. Işıklar açık.
Şimdi herkes gülüp ışıklar açık da ne demek?
Mesele şu; Işığın fotonları kişinin bedeninin enerjisine çarptığı zaman geri yansıtılır. Bu yüzden kişiyi gördüğünüzde, enerjiyi görüyorsunuz. Yani fotonları geri yansıtan yüzeyini görüyorsunuz. Yani yansıtan ışığı görüyorsunuz. Kişinin yansımasını görüyorsunuz. Bunun anlamı fotonların olduğu bu yüzeyin altında fiziksel hiçbir şey yok. Sadece enerji var. Kuantum fiziğinin doğası budur.
Lise fizik dersinde atom için neler diyorduk?
”Evet atom en küçük fiziksel birim” demişlerdi.
Oysa şimdi nötronlar, protonlar, quarklar, daha küçük parçalar ve enerji dalgaları var.
Artık dünyamız, fizikçiler
”küçük parçalar neden yapılı”
dendiğinde değişti.
Bir elektron neden yapıldı?
Bir proton neden yapıldı?
İçine baktıklarında atom, elektron, proton dediklerinde enerjiden başka bir şey yoktu.
Ve birden bire dünya değişti. Çünkü bizim fiziksel olarak baktığımız her şey sadece bir başka enerji formuydu.
Anlatmak istediğimizle ilgisi ne?
O zaman fiziksel görünen bir enerji var, bir de görünmez bir enerji var. Enerji, sudaki dalgalar gibidir, aslında bunlar da suyun içinde hareket eden enerjidir. Uzaydan geçen enerji dalgalarının gerçek şekli böyledir.
Peki ilgisi nedir? Kuantum fiziğinde ikisi de bağlantılıdır. Ve kuantum fiziğinde görünmez olandan aslında alan diye söz edilir.
Kuantum fiziği bizim tıpta dikkate almadığımız görünmez kuvvetlerin her şeyi kontrol ettiği anlaşılan birincil kuvvetler olduğu bir zaman dilimine götürüyor