Madde bağımlılığı tedavisinde karşılaşılan sorunlar

14 Temmuz 2014


Madde bağımlılığı
tedavisinde amaç rahatsızlık hissini azaltmak, kullanılan maddenin, oluşacak yan etkilerinden kaçınmak ve sonraki tedavi aşamalarına hastayı hazırlamaktır. Yoksunluğun şiddeti öngörülmeli ve eşlik eden diğer ruhsal ve fiziksel hastalıklar belirlenip tedavisi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Tedavi gerek ayakta gerekse hastanede yatırılarak yapılabilir. Madde bağımlılarında yaşam boyu sürecek kronik bir beyin hastalığı ile karşı karşıya olunduğu gerçeği üzerine oturtulmuş bir tedavi programı seçilmelidir. Madde bağımlısı kişinin, yeniden hayata ve topluma kazandırılması esas amaç olmalıdır. Kullandığı madde dolayısıyla yitirdiği bedensel ve ruhsal sağlığına kavuşması, toplumsal ve sosyal rolünü yeniden kazanması esas olmalıdır.

Madde bağımlılığı tedavisi bağımlının kullandığı maddelere, kullanım süresine, kullanım şekline, kişinin kişilik yapısına ve oluşabilecek psikomedikal durumlara göre değişiklik gösterir. Madde bağımlıların tedavisi kısa ve uzun vadeli olmak üzere iki aşamada gerçekleşir.

Birinci aşama yani ilk tedavi  entoksikasyonla ve madde eksikliğinin verdiği krizleri, yan etkileri ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır. Yani arındırma tedavileri kullanılır. Tabi ki kullanılan her maddenin özelliğine göre tedavi şeklinde değişiklikler olabilir. İlk aşamada yapılması gereken tedavide; hastanın maddenin etkilerinden ve yoksunluk tablosunun getirdiği etkilerden kurtulmasını sağlamak ve her maddeye göre değişebilen belirtileri denetim altına alma esasına dayanır.

Madde kullanımına bağlı zehirlenmeler sırasında maddenin tipine göre değişmekle birlikte, dolaşım, sindirim, solunum ve merkezi sinir sistemlerine yönelik ölümcül sorunlar çıkabilir. Bu gibi durumlarda sebebe yönelik tedavi tercih edilmelidir. Bazı durumlarda gerekirse hasta yoğun bakım şartlarında tedaviye alınır. Solunum ve dolaşım yeterli şekilde desteklenmeli. Vücut ısısı, kalp ve dolaşım sitemi bozuklukları, su ve elektrolit dengesi, epileptik nöbetler, kendisine ve çevresine zarar verici davranış bozuklukları kontrol altında tutulmalıdır. Rutin kan ve idrar analizleri yanı sıra genel biyokimyasal analizler (karaciğer enzimleri, açlık kan şekeri, kreatinin, elektrolitler), akciğer grafisi, elekromiyografi, tüberküloz, hepatit, HİV testleri yapılmalıdır.

İlk basamak tedavisinden sonra, hastanın uzun süreli tedavisine geçilir. İkinci aşamada ilaç tedavisiyle birlikte hastanın gelecekteki yaşamını planlama, yeniden yapılandırmaya, başa çıkma yöntemlerini geliştirmeye yönelik psiko sosyal tedavi yöntemleri uygulanır. Bağımlının tedavisi ne kadar erken yaşta başlatılır ve içine girdiği alt kültürden ne kadar hızla kopartılırsa ve yeni sosyal çevresinde bir kimlik kazanması ne kadar erken sağlanırsa iyileşme süreci o kadar kolaylaşır.

Günümüzde tedavileri üzerinde en çok yoğunlaşılan ve özel tedavi yöntemleri araştırılan madde opiyat türevleridir. Opiyat türevi olan eroin, dünyada çok büyük bir yasa dışı ticarete konu olmaktadır. Bu yasa dışı eroin ticareti polisiye yöntemlerle tamamı ile önlenmesi mümkün değildir.
Tüm opiyatlar sunluk sendromlarına yol açarlar. Ancak yoksunluğun ortaya çıkma zamanı, şiddeti ve süresi, bağımlılığın geliştiği opiyat agonistine göre değişkenlik göstermektedir. Yoksunluk bulguları eroin gibi kısa etkili opiyatlarda 3-5 saatte başlar, 72 saatte en üst seviyeye çıkar, 7-10 gün gibi bir süre içinde de azalır. Metadon gibi uzun etkili olan ilaçlarda ise yoksunluk 5-7 günlerde en üst seviyeye çıkar. 20-30 günde azalır.

Opiyat yoksunluğunda göz yaşarması, burun akıntısı, esneme, bulantı, karın krampları, kas spazmları, artralji, miyalji, sıcak ve soğuk hisleri, pilo-ereksiyon, terleme, taşikardi, hipertansiyon, diyare, irritabilite, anksiyete ve dilate pupiller gibi bulgular izlenir.

Opiyat bağımlılığının tedavisinde; Günümüzde kabul edilen tedavi şekilleri, yoksunluğun opiyat dışı farmakolojik tedavisi yani semptomatik tedavi ile birlikte, opiyat agonistleri kullanılarak arındırma yönteminde temel prensip, bağımlı olunan opiyatın kesilerek yerine opiyat agonistinin konulması ve kademeli olarak kesilme uygulanmasıdır. Metadon bu grupta en yaygın kullanılan ilaçtır. Uzun etki süreli sentetik bir opiyat agonistidir. LAAM uzun etkili sentetik bir opiyat agonistidir. Ritim bozuklukları yapması nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Bubrenorfin;Morfin alkaloidi tebainden elde edilir ve kısmi opiyat agonistidir. Hızlı ve çok hızlı arındırmada kullanılır. Bu tür agonist ilaçlarla tedaviye detoksifikasyon sırsında başlanır ve doz azaltımı ile devam ettirilir. Tedavi süreci içinde bu ilaçlarda kötüye kullanılabilmektedir.

İlaç tedavisi olarak ne seçilirse seçilsin, nüks ihtimali çok yüksek olan bu rahatsızlıkta, hastanın sosyal iyileşmesini sağlayacak bir çalışmanın paralel yürütülmesi ve ruhsal iyileşmeye önem verilmesi gerekmektedir. Göz önünde bulundurulması gereken, bağımlılık yapıcı maddelerin her zaman varolduğu ve olacağı, yeni maddelerin bu gruba katılabileceğidir.

Bu sorun herhangi bir hastanın kişisel sorunu olmaktan çok toplumsal ve sosyal bir problem olduğu kabul edilmeli ve bu konuda kurumlaşmaya gidilmelidir. Eğitim tedbirleri alınmalı, hastalığın tedavisindeki en etkin yolun madde kullanımına başlamayı önlemek ve koruyucu hekimlik olduğu kabul edilmelidir. Ruhsal durumu değiştiren herhangi bir maddenin tedavi dışı kullanımı hiç bir zaman normal kabul edilmemeli. Uçucu maddeler, sigara, alkolden gençler korunmalıdır.

error: