İnsan toplumsal bir varlıktır. İnsan toplumsal ilişkiler ağı içinde doğar, yaşar ve ölür. İnsanların başkalarıyla kurdukları iletişim onların ruh sağlığı üzerinde çok etkili olduğunu biliyoruz. Günlük yaşamda çeşitli durumlarla karşılaşılır. Bu durumlar karşısında çeşitli tepkiler verirler.
Öfke, kişinin haz alma duygusunu engelleyen her türlü durum, olay ya da kişiye karşı geliştirdiği bir duygudur.
Öfkeyi kontrol etmenin amacı, insanın bu duygusunun saldırgan davranışlara dönüştürmeden, kendisine ve çevresine zarar vermeden doğru olarak ifade etme becerisini kazanabilmesidir.
İstediğine ulaşamama, engellenme, beklentilerinin karşılanmaması, hayal kırıklıkları, yetersizlik duygusu, acizlik, korku, endişe, yalnızlık, itilmişlik, bir takım haksızlıklara veya saygısızlıklara maruz kalma, doğru anlaşılamadığını hissetme vs durumlar öfkeyi ortaya çıkaran duygulardır.
Öfkenin ortaya çıkması kişiye, zamana ve o an içinde bulunulan duruma göre değişiklik göstermektedir.
Bireyin öfkelendiği zaman nasıl hareket edeceği, kişinin o an içinde bulunduğu konumu, konumla ilgili genel durumu, kültürel normlar, öfkenin şiddeti, benzer durumlarla ilgili daha önce geçirilen yaşantılar gibi pek çok etmene bağlı olarak farklılık gösterir.
Öfke sadece insanlara özgü bir duygu değildir. Her canlı organizmanın tehdit karşısında olaylara gösterdiği doğal bir tepkidir.
Duygusal bir tepki olan öfke ile birlikte, düşünce, davranış ve fizyolojik boyutlarda da kişide bir takım değişikliklerin meydana gelmesi de elbette kaçınılmazdır. Öfke halinde kabul görmediğini, red edildiğini, tehdit altında olduğunu, aşağılandığını düşünmekle birlikte; kalp atışlarının artması, solunum düzensizliği, terleme, baş dönmesi, mide ağrısı, ses tonunun değişmesi, tekme ya da yumruk atma, vurma, nesneleri kırma, kızgınlık, tükenmişlik ya da çaresizlik duygusu örnek gösterilebilir.
Esas olan öfkenin çevreye zarar vermesini önlemek, saldırgan davranışlara ve kin haline dönüşmemesidir.
Öfkenizi kontrol edemezseniz, haklı olduğunuz durumlarda bile haksız durumlara düşebilirsiniz. Kendinizi doğru ifade edememeniz halinde, geriye dönülmesi imkansız pişmanlıklar yaşamanıza sebep olabilir.
Ne istediğini bilen, duygularını tanıyan ve düşüncelerini tespit eden insan, hislerini de doğru bir şekilde ifade eder.
Öfke Kontrol Bozukluğunun Sebepleri?
-Öfke kontrol ön beyin bölgesinin bir işlevidir. Öfke kontrol bozukluğu yaşayan bireylerde serotonin hormonunun çalışmasında sıkıntı olduğu bilinmektedir.
– Öfke ve saldırganlığın nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde bazı psikolojik sorunların, kişilik bozukluklarının ve genetik faktörlerin önemli derecede etkin olduğu saptanmıştır.
-İnsanlarda öfke kontrolü çocukluk çağında başlar.Kötü yaşanmış çocukluk dönemleri, yanlış tutumlar, sosyal destek yokluğu, çocuklukta istismara uğramış olma, özellikle cinsel istismarın olduğu kişilerde, babanın güç ve kararlarda baskın olması, anne ya da babanın şiddete baş vurmaları ve dövülen çocuklar, saldırganlığı bir sorun çözme yöntemi olarak benimser.
Anne ve baba arasında cinsel sorunların olması, işsizlik, yoksulluk, çocuğa karşı davranışlardaki tutarsızlık, ebeveynlerden birinin aşırı pasif ve ezik diğerinin aşırı baskın ve agresif olduğu ortamlarda, uygun rol modellerin olmaması öfke kontrolünü bozar.Çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda televizyonda şiddet içerikli filmler, haberler, müzik kliplerinin çocukların öfkeli ve saldırgan olmalarında etken olabilecekleri saptanmıştır.
-Epilepsi gibi beyin hastalıkları öfke kontrol bozukluğuna sebep olabilir. Bazı epilepsi türleri tipik bayılmalarla değil de, öfke patlamaları ile seyredebilir. Bu tip kişiler bazı öfke durumlarında kendilerini kaybedebilirler. Bunlar kendilerini ”O an film kopuyor, gözüm hiç bir şey görmedi, ne yaptığımı hatırlamıyorum, vurdum, kırdım, sonra da pişman oldum” diye ifade ederler.
-Antisosyal kişilik bozukluğunda temel özellik, çocukluk veya ergenlik döneminde başlayıp, yetişkinlikte de devam eden, kural tanımayan, başkalarına zarar vermekte ve kötü davranmada haz alan, diğer insanların hakları ile ilgili daimi bir umursamazlık ile birlikte mükerrer fiziki davranışlar biçiminde kendini gösteren, saldırganlıkla birlikte ani tepki ve öfke had safhadadır.
-Bipolar bozukluk (eski adıyla manik-depresif bozukluk) iki ayrı hastalık dönemleri ile karakterize bir ruhsal hastalıktır. Birbirlerine zıt gibi görünen bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Mani veya taşkınlık dönemi duygu-durumun yükseldiği dönemlerde taşkınlık, çoşkunluk, dürtüsel ve tepkisel davranışlar, saldıgan eğilimlerde artma ve öfke patlamaları davranışlar görülür.
-Depresyonu olan hastalarında bazen öfke atakları gösterdiği bilinmektedir. Depresyonun ruhsal etyolojisinde içe dönük öfke ve saldırganlık çok önemli bir etkendir. İçe dönük öfke ve saldırganlıkla ile depresyon arasındaki ilişkiye en geniş psikanalitik kuramda değinilmiştir.
-Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı öfke ve şiddet davranışının temel sebeplerinden biridir. Burada etken, alkol ve madde kullanımıyla oluşan davranışlardaki bozukluklarının suç işlemeye, öfke ve saldırganlığa neden olduğudur.
-Mükemmeliyetciler, başarı ve sonucun arkasında yüksek standartları olan kişilerdir, Bu kişiler sürekli imkansız amaçlar uğruna çalışırlar ve kendi değerlerini ortaya çıkan ürün ve başarıyla ölçerler.Yüksek kişisel standartlara sahip bu insanlar kendilerine hata yapmak için çok az tolerans tanırlar. Bir şeyin yeterli ya da yeterli derecede iyi yapılmış olabileceğine inanmazlar.
Üç tip mükemmeliyetçilik vardır.
- Kendine yönelik mükemmeliyetçilik
- Diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik ,
- Sosyal düzene yönelik mükemmeliyetçilik
Aşırı hata yapma kaygısı, başarısızlık korkusu ve endişesi, özellikle diğerlerine yönelik mükemmeliyetçilik bazı durumlarda öfke ve saldırganlığa neden olabilir.
-Narsistik kişilik bozukluğu; Kendilerini fiziksel ve ruhsal yönde çok beğenen ve üstün gören, sürekli beğeni, ilgi ve onay bekleyen; gittikleri her yerde hemen özel bir yeri hak ettiğine inanan kişilerdir. Çok önemli, üstün ve eşi bulunmaz biri olduğuna ilişkin yaygın bir duygu, beğenilme gereksinimi ve başkalarının duygu ve düşüncelerine, gereksinimlerine empati duymazlar. Kendilerini yüceltmek, daha üstün görmek ve göstermek için başkalarını kullanırlar, hatta sömürürler. Narsist kişi enerjisini kendine hayran olmaya harcar. Beklentileri karşılanmayınca benlik saygısı çabuk düşer. Öfke, bunaltı, kırgınlıklar ve çöküntüler olabilir.
-Paranoya ve paranoid kişilik bozukluğu; Başkalarınca anlaşılır olmayan bir biçimde, kendisine kötülük yapılacağını, kuşkular içinde, aşırı endişe veya korku ile karaterize, hezeyan dediğimiz mantıksız kuruntularla bilinen, tedavisi en zor ruhsal bozukluklardandır. Çoğu zaman yoğun korku ve öfke yaşarlar.Hezeyanların rahatsızlık verici olması nedeniyle kendisine ya da hezeyanları nedeniyle başkalarına zarar verecek öfke ve saldırgan davranışta bulunabilirler.
-Post-Travmatik Stres Bozukluğu; Trafik ya da uçak kazaları, deprem, sel gibi doğal afetler, ağır dayak, işkence altında kalmak, zorla ırzına geçilmek, savaşta uzun süre siperde ya da bombardıman altında kalmak gibi herkes için ağır stres sayılacak durumlarda ortaya çıkan durumlarda kişiler öfke ve saldırgan davranış gösterebilirler.
Öfkenin Sebep Olduğu Sorunlar,
Öfke ile birlikte vücuda yüklenen stres tüm iç organlara zarar verir.Öfke halinde fizyolojik olarak istenmeyen bazı hormonal tepkilere yol açar. İstenmeyen bu hormonlardaki dengesiz artış, çeşitli organlarımızda ve fonksiyonlarında ciddi sorunların gelişimine yol açabilir.
Birikmiş öfke kalp hızını artırır, kalp damarlarında daralmaya ve kalp krizlerine neden olabilir.
Öfke damar elastikiyetini bozar, ateroskleroza ve hipertansiyona neden olur.
Öfke metabolizmayı bozar, şekeri yükseltir. Diyabetli hastaların çoğunluğu öfkelidir.
Öfke ruh sağlığını etkiler. Öfke depresyona, depresyonda öfkeye yol açar. Fasit bir daire gibi birbirini takip eder.
Öfke ve öfkenin yaratığı sonuçlar, bağışıklık sistemini zayıflatıp, vücudun hastalıklara karşı direncini azaltır.
İnsan olarak hepimizde bazı hastalıkların geni mevcut olabilir. Eğer öfkeyi kontrol edememe bir problemimiz varsa ya da öfke oluşturan herhangi bir sorunumuz varsa, bu hastalık oluşturan genlerin aktif hale gelme riski vardır. O zamanda genetik haritamızda var olan bir çok hastalık tetiklenir. Yapılan bazı araştırmalar son yıllarda kanserlerin artmasının altında yatan en önemli etkenin öfke ve stres olduğudur.
Öfkenin sonucu oluşan davranış bozuklukları kişisel, sosyal ve iş ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. Başkaların karşılık olarak kişiye düşmanca davranmasına yol acar.
Öfke kişiyi daha yalnız ve çaresiz his ettirir. Dolayısıyla insanların hayat kalitelerini duygusal ve sosyal açıdan düşürür.
Tedavi
Öfke duygusal bir sonuçtur.
O halde sonucu oluşturan, öfkeye neden olan etkenleri bulmak esas olmalıdır.
Öfke kontrol sorunu yaşayan kişinin mutlaka bir psikiyatriste baş vurması gerekir.