Hindistan, Çin, Japonya başta olmak üzere Asya ve Uzak Doğu ülkelerin Budist kültürlerinde, sosyal yaşamlarında ve inançlarında önemli yer tutan tütsü, ibadet ve tapınaklardaki kullanımın dışında, günümüzde dünyanın her yerinde yaygın olarak SPA’lara ve evlere de kullanılmaktadır.
SPA (Samus Per Aquam – Sudan Gelen Sağlık) merkezlerinde, sauna odalarında, masaj salonlarında suyun yanı sıra hoş kokuların, kokulu mumların, aromatik sabunların, aromatik masaj yağlarının kullanıldığı, kozmetik uygulamaların yapıldığı, dinlenme ve yenileşme amaçlı kullanılan beş yıldızlı otellerin ve tatil köylerinin bu çok özel vazgeçilemez yerlerde kullanılan bu hoş kokulu ”tütsü” adlı maddeler nedir,?
Bu tütsülerin, aromatik aromatik kokulu mumlardan çıkan dumanın zararı var mıdır?
Soluduğumuz havaya salınan bu maddeler ne içeriyor?
İnsanlar kitleler halinde kokulu bir duman karışımı soluyor, solunan bu dumanın içeriğinde ne var?
Kimse sorguluyor mu?
Evlerinde farklı aromatik karışım ve kokunun sürmesini isteyen insanların tütsü yakma isteği, bir müddet sonra alışkanlığa dönüşür. Ne kadar fazla tütsü yakarlarsa aldığı hazla bir tütsü bağımlısı olur. Süreç içinde artık vazgeçilmez olur. Çoğu kişi tütsü bağımlılığının farkında değildir.
Minnesoto Üniversitesi Kanser Araştırma merkezleri ile Danimarka’nın Statens Serum Enstitüsünün ortak araştırmasında 40 yıl süre ile her gün tütsü yakanların bazı kanser türlerine yakalanma riski diğerlerine göre %70 oranında arttığını ortaya koydu.
2008 yılında Avusturya’da bir SK olan JWH-018 bitkisel bir tütsü üzerinde tespit edildi. Bu ne anlama geliyor? Tespitin kısaca anlamı; Avrupa’da ‘Spice’, Amerika Birleşik Devletlerinde ‘K2’, ülkemizde ‘Bonzai’ ya da ‘Jamaika’ diye pazarlanan madde içerdiği anlamına geliyor. Bu gün laboratuvarlarda tespit edilemeyen binlerce bonzai denilen sentetik kannabinoid madde var. Bilindiği gibi bonzai diye pazarlanan maddenin, tek bir madde içermediği gibi, dolayısıyla bonzai adı altında satılan her üründe aynı karışım değildir. Kullanılan maddeler farklı karışımlar olduğundan, bu kadar değişik kimyasal formülleri için uygun kit bulunamadığından, bu maddelerin kanda ve idrar da saptanması oldukça güçtür.
Ülkemizin en ünlü kanser uzmanlarından Prof.Dr. Erkan Topuz, ”50 yıldan beri tütsünün, kokulu mumların kanserojen olduğu zaten bilinmekte, bu maddeler solunum yoluna etki ederek kansere neden oluyor. Akciğer kanserlerine, gırtlak kanserlerine, lösemi, lenfoma ve beyin tümörlerine neden olduğu bilinmektedir” diyor.
Tütsü kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir. Tarih boyunca yöneticilerin yanlarında din adamları hep önemli ve imtiyazlı kişiler olarak hep olmuşlardır. Din adamları bu güçlerini kaybetmemek için özellikle büyüsel amaçlı çalışmalarında tütsüyü değişik şekillerde; ya yakılarak, ya içilerek ya da bir yerlere sürülerek büyücülükte ya da büyüsel çalışmalarda kullanmışlardır. Kısacası dünyanın farklı bölgelerinde büyücülükte değerli bir ritüel aracı olarak kullanımı uzun bir geçmişe sahiptir. Afrika’dan Çin’e Hindistan’, Amerika’dan Asya’ya, şamanlardan budistlere, Afrika’daki büyücü doktorlara, kısaca her yerde farklı şekillerde tütsüye rastlamak mümkün.
Sizlere 2018 yılında turistik ve gözlem amacıyla gittiğim bir olayı anlatmak istiyorum. Yer Hindistan’ın en kutsal şehri Varanasi. Hani şu ölülerin yakılıp Ganj nehrine atıldığı Budistlerin hacı oldukları kutsal şehir.
Varanasi’de Ganj nehrinin kıyısında her akşam güneş batarken Tanrı Ganga’ya saygı içeren ve ona ibadet edilen Ganga-Aarti törenleri yapılır. Çok kalabalık her gün batımında binlerce kişinin katılımıyla yapılan törenlerdir. Ganga tapınağında çalınmaya başlayan çanlar ve zillerle başlayan Hint müziği ile devam eden uzun süreli bir tören. Törende etrafta yanan tütsüler, töreni yöneten rahiplerin ellerindeki kandillerden etrafa dumanlar içinde püskürtülerek yayılan kokular ve dini müzikler toplu ayinin özünü oluşturuyor. Etrafa yayılan tütsülü kesif koku ve dumanın keyif verici, rahatlatıcı ve uyuşturucu etkisi ile binlerce kişinin törene katılımını sağlıyor.
Bu törenlerin olmazsa olmazı duman şeklinde püskürtülen ağır kokulu tütsüler, kendime şu soruyu sormadan edemedim; acaba bu kadar duman arasında kokulu tütsü kullanımındaki amaç ne olabilir ki?
Amaç belli, özünü uyuşturucu maddelerin oluşturduğu tütsü ile törene katılanların davranış ve duygularında değişiklik oluşturmak, etkilemek, kısa süreli de olsa keyif almalarını sağlamak, kişilerde coşku hali oluşturmak, düşüncelerinde karışıklık, halüsinasyon yapıcı ve uyuşturucu etki ile insan topluluklarını kontrol altına alarak etkilemek amaçlı olmuştur. Halüsine edici ve öforik etkileri nedeniyle törenlerde kullanıldığını, esas amacın kokuları gidermek olmadığını çok basit bir gözlemle söylenebilinir. Varanasi o kadar çöp, hayvan ve insan pisliği içindeki, kanalizasyon caddelerin ortasında akıyor. Tören yeri olan Ganj nehrine gidilen cadde de uyuşturucunun etkisi ile uyuşmuş, ölümü bekleyen dünya ile ilişkileri yüzeysel, yerlerde yatan, pislik içinde dilenen yol boyunca binlerce kişiyi görmek mümkün. Bu koca ülkeyi, milyarları bulan nüfusu ile insanları ancak farklı şekillerde uyuşturarak kontrol altına alabilirsin. Bu törenlerde uyuşturucunun etkisi ile ”Bu Dünya da cehennem öbür dünya da cennet vaat edilerek” yapılanda aslında tam da budur.
İnsanlık tarihi kadar eski olan, çeşitli toplum ve kültürlerde farklı amaçlarla bilinçli ya da bilinçsiz uyuşturucu maddeler kullanılmış. Dinsel ritüel ve ayinlerde kullanım çok önemli. Dini ritüellerde toplulukları etkilemek, halusinasyon oluşturmak, kısaca sömürme ve kontrol altında tutmanın bir yolu da içinde bulunan uyuşturucu maddelerle duman altı etmekten geçiyor.
Tütsü maddeleri piyasaya değişik biçimlerde gelir. Bu maddelerin bazıları çok daha popülerdir. Örneğin,
-Kurutulmuş ağaç reçineleri, odun yongaları veya kurutulmuş bitki parçaları şeklinde,
-Bir başka tip tütsüler, reçine tanecikleri biçiminde sunulup ve bir kömür parçası üzerinde yakılır,
-Günümüzde en popüler olanı, ince uzun çubuklar, sage gibi kurutulan demetler biçiminde, baharat görüntüsü verilerek, ucu yanar ve yanarken yavaş yanan tütsülerdir. Satılması ve nakledilmesi de çok kolay olanlarda bunlardır.
Dikkat edilmesi gereken şey; bonzai tehlikesidir, burada yapılan ‘tütsü’ kamuflesi altında, güzel koku ve baharat görüntüsü verilerek yeni bir öldürücü madde karışımı sunulmasıdır.
Bu nedenle içeriğini bilmediğimiz tütsü denilen maddeleri;uçucu madde, tiner, yapıştırıcılar, soğutucu spreyler, çakmak gazı, aseton gibi inhalasyon (solunumla alınan) bağımlılık yapan grup içinde değerlendirmek gerekir. Ulaşımı kolay, ucuz, kullanımı yaygın olan bu uçucu kimyasal maddeler, uzun vade de beyinde kalıcı hasarlara neden olma, öğrenme yetisinde bozulma, öğrenme güçlüğü, zihinsel yetmezlik, hafıza kayıplarına ve bunamaya kadar gidebilen çeşitli problemlere yol açtığı artık bilinmektedir. Tütsülerden çıkan duman, sigara ve esrar dumanından daha zararlı, daha toksik ve daha kanserojen olduğu; Kısa süreli keyif alma, coşku hali, düşünce karışıklığı, uzun vade de santral sinir sistemi, periferik sinir sistemi, kardiovasküler, renal, kas iskelet sistemlerinde ciddi bozukluklar oluşturduğu, koordinasyon bozukluğu, kofüzyon, işitsel ve görsel halüsinasyonlar, paranoid hezeyanlar şeklinde psikotik bozukluklar oluşturduğu uzun yıllardan beri bilinmektedir..
Tütsüyü pazarlayanların; ”Bu bitkilerden ve yağlardan elde ediliyor, sadece pis kokuları gidermeye yöneliktir, zararı yoktur” ya da ”İnsanın beden enerjisini artıran, depresyona iyi gelen” şeklindeki söylemlerine inanmayın.
Bu söylemler doğru değil, yapılan şey tam bir kandırmaca ve bir pazarlama tekniğidir.
Bu gün piyasada kullanılan bağımlılık yapan maddelerin kaynağı olarak bitkilerden elde edilen çok sayıda uyuşturucuyu biliyoruz. Örnek olarak, Güney Amerika’da bulunan koka bitkisinin yapraklarından elde edilen kokain. Afyon, henüz olgunlaşmamış, haşhaş kapsüllerinin çizilmesiyle elde edilen bir süttür. Morfin ve eroinde afyondan elde edilen bir doğal alkaloiddir. Keza esrar, kenevir bitkisinin çiçeklerinden ve tohumlarından alınan maddelerden oluşur.
Tütsüler, spreyler, parfüm ya da benzeri maddeler kötü kokunun kaynağını ortadan kaldırmaz. Sadece kötü kokuyu içeriğindeki güzel kokularla maskeler. Yapılan tek şey kötü kokuyu maskelemekten ibaret.
Genelde bizim de dahil olduğumuz batılı toplumlarda kullanılan parfüm sektörü aerosol tipi oda kokuları; propan, bütan ve polibütan gibi petrokimyasal gazlar içermektedir. Havaya yayılan, gözle görülmeyen küçük parçacıklar solunum yoluyla akciğerlere gider. Bunlarda astım, KOAH, akciğer kanserlerine neden olabilir.
Odanız ya da evinizde seçtiğiniz kokunun hüküm sürmesi istemi ile başlayan ‘kokulu mumlar’, ‘tütsü yakmak’, ‘banyo tuzu’, ‘bitkisel karışımlar’ ile başlayan uygulamalar bir süre sonra bağımlılığa dönüşür.
Kokulu mumlardan bahsetmemek olmaz. Mumların içeriğinde formaldehit adlı maddenin bulunduğu, mumların fitillerinin çoğunun kurşun metal fitillerden oluştuğu, sonuçta mumların toksik emisyona neden olduğu ve toksik madde yaydığını bilmekte fayda var.
Tütsü ya da başka hoş kokular amacıyla sunulan, başlayan sinsi bir bağımlılık oluşturabilecek, yaygın tehlikeli kanserlere yol açabilecek zehirlenme şekli ile karşı karşıyayız.